Gönderi

126 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“bir tabut düşün, içinde ben, içimde sen.”
“Genç Wertherin acıları”ını ünlü yazar Johann Wolfgang von Goethe 18. YY dünyaya sunmuş ve kısa sürede bu kitap ile büyük etki yaratmıştır. Ben bu kitap hakkındaki bildiklerimi ve düşüncelerimi sizler ile paylaşmak istiyorum. Ana kahramanımız Wertherdir. Werther'in özellikleri, dengesiz ve hassas olmasının yanında, duygularını çok yoğun yaşamasıdır. Bir zamanlar çok mutlu olan Werther Lotte’yi bir baloda tanıması ile birlikte içindeki boşluğu fark edip, yoğun bir duygusal düşüş yaşıyor ve bu duyguları okuyucu derinden yaşıyor, Wertherin Wilhelm denen arkadaşına yazdığı mektuplarda. Gerçekten çok ağır ve yoğun konular ve duygular sunulduğu için, insan sanki kendisi bu yoğunlukta bunalıp, düşüyormuş gibi hissediyor. Gelelim Wertherin Lotteye olan sevgisine. Bence Wertherin Lotteye duyduğu şey, aşktan fazla putperestliktir benim gözümde. Lotte, annesinin eksikliği yüzünden, yarı yetim kalıp, kardeşlerinin anneliğine üstlenir. Anne olmak yanında, Wertherin gözünde harika bir kadındır. Kusursuza yakın. Tek kusuru, Albert denen şahıs ile nişanlı olmaktır. Onun üzüntüsü (neredeyse depresyon), hassasiyeti, aşırı tepkileri, bireyselliği ve Lotte ile asla bir araya gelemeyeceğinin bilgisi, nihayetinde intihara yol açandır. Şimdi Wertherin intihara karşı tutumuna gelmeden önce, kendi düşüncemi paylaşmak istiyorum. Galiba intihar konusunda dine çok önem verdiğim için, intiharın bir çözüm olmadığını düşünmekteyim. Her zaman başka bir yolun olacağının inancındayım. Bu kitap intiharı düşünen kişiyi daha iyi anlamamı yardım etti diyebilirim. Bir de Wertherin düşüncelerini sunayım size. İntihar hakkını savunur bir kişidir kendisi. İntihar, insanın bir zayıflığı değildir. Talihsizliğinden çıkış yolu yoksa, intihar bunun sonucu olduğunu düşünüyordur. Çok önemli başka bir konuda doğanın aldığı değerdir. Werther, Lotte'ye aşık olmadan önce, doğa, Werther'in aşk ihtiyacının rolünü üstlenir. Doğa onun için şehrin zıttır. (Kimin için değildir?) Şehir, medeniyet ve toplum anlamına gelir, ancak aynı zamanda sözleşmelerin ve kanunların üstünlüğü anlamına gelir, bu da Werther'in özgür gelişiminde engellendiğini hissettiği anlamına gelir. Doğa genç ana rolümüz için çok önemlidir. Romanın başlangıcında doğa, herhangi bir uyumsuzluktan uzak, her şeyi kapsayan bir uyumu temsil eder. Werther doğadayken bu uyumu yaşar ve ilahi çalışma ve yaratımda yer alır. Aynı zamanda bu doğanın bir parçası olmak ve kendisi ile doğa arasındaki ayrımı ortadan kaldırmak istiyor. Werther, Lotte'ye olan cevapsız sevgisi doğa algısını değiştirir. Werther artık doğada yaşamı değil, yok etme gücünü görüyor. Werther için intihar, aşkına bir fedakarlıktır; intiharı idealleştirir. Werther'in ölümünde yanında açılan "Emilia Galotti" kitabı, kurban ölümüne bir göndermedir. Goethe, özellikle kilise tarafından sık sık ve tutkuyla suçlandığı gibi intiharı savunmakla ilgilenmez. Intihar duygusunu vurgulamak ister. Goethe, romanın son cümlesiyle din adamlarının kızgın tepkilerini önceden tahmin etmişti: "Cenazesine eşlik eden bir din adamı bile yokmuş." Diye son noktasına koyuyor alman yazar kitabına. İntihar, bir tür "Zaman hastalığı" idi. O zamanlar intihar sadece sosyal olarak yasaklanmış değildi, aynı zamanda hukuki açıdan da devlet tarafından yargılanan bir suçu temsil ediyordu. İntihar edenin düzgün bir cenazeye hakkı yoktu, ceset, tıbbi amaçlarla kullanılırdı. Bu kitabı beğendim mi veya önerir miyim peki? Kitabı beğendiğimi söyleyemem. Zamanında çok büyük bir etki yarattığı ve zamanı insanları/görüşleri eleştirdiği için, saygı duymak gerekir bence. Mutlaka okunmalı mı, önerir miyim? Buna karar veremiyorum açıkçası. Kitap ilginizi çekti ise, alın bakın. 126 sayfalık bir kitap. Az sayfaları var, ama sayfaların kolaylığına aldanmayın, konusu ağırdır.
Genç Werther’in Acıları
Genç Werther’in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2019121,8bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.