Gönderi

98 syf.
·
Puan vermedi
Uygarlığın Huzursuzluğu
Bu kitap ta Freud anlaşılır ve sade anlatımıyla sanki benimle sohbet içindeymiş gibi hissettirdi. Kitabında bilinmeyen bir şey ortaya koymadığını düşündüğü için kalem, kağıt, matbaa israfı yapacağından duyduğu üzüntüyü de dile getirmesi onun sıcak samimi havasına kapılmamı sağladı. Uygarlık oluştururken bireyler olarak bedelini ağır ödüyoruz. Bu nedenle huzursuzuz. Her insan da varolan yaşam ve ölüm içgüdülerinin çoğunun engellenmesi, bastırılması gerekiyor. Üstüne bir de doğamıza aykırı olan bazı söylemleri yerine getirmemiz isteniyor ‘’ Komşunu kendin gibi sev’’. Peki uygarlık bireyin saldırganlık arzusunun üstesinden nasıl geldi? Bu güdü ‘ ben’ e aktarıldı ve vicdan oluştu. Vicdan her bireye kendi cezasını verdi ve vermeye devam edecek. Saldırganlık güdüsünü kendi kitlesinden uzaklaştırıp başka bir kitleye yönlendirdi. Bu güdü kendi kitlesinden olmayana karşı kullanıldı.( Savaşlar, katliamlar) Eros yani yaşam içgüdüsünün üstesinden gelmek için onu dönüştürmeye çalıştı. Yücelterek, yadsıyarak vb. Yaşam güdünü ( Eros) bir kişiye değil tüm insanlığa ver, herkesi sev dedi. Böylece erosun şiddetli enerjisini paylaştırarak etkisini hafifletmeyi arzuladı. Kendi aciz bedeni ve ölümlülüğüyle yüzleşen insan, olmasını istediği özellikleri Tanrı’ya atfetti. Kendi acizliğinden kurtaracak ve her şeye gücü yetecek bir babaya ihtiyacı vardı ve Tanrı’yı yarattı. Doğanın üstesinden biraz olsun gelmeyi başaran insan kendini tanrılaştırmaya başladı. Adeta protezli Tanrı oldu. Daha birçok tespitleri bu kitapta bulmak mümkün. Sevgi yitiminden korktuğumuz için saldırganlık güdülerimizi bastırıyoruz diyor Freud. ‘İnsanın her talebi sevgiyedir. ‘Sevgiyle kalmamız dileğiyle.
Uygarlığın Huzursuzluğu
Uygarlığın HuzursuzluğuSigmund Freud · Metis Yayıncılık · 20203,083 okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.