Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
"Her uykuda bir parça ölüm vardır." 
Okuduğum 26'ıncı Zweig kitabı idi. Eseri Zweig tamamlayamadığı için okumada tereddüt ettim. Ama
Feyza
Feyza
'nın #100693802 etkinliğini görünce bu fırsatı kaçırmayayım dedim. Etkinlik için kendilerine de çok teşekkür ediyorum ayrıca. Clarissa Zweig'in ölümünden sonra notlarından derlenen bir kitap. Bu sebeple, acaba yazarın tarzını göremeyecek miyim diyerek başladım ama karşıma hayranlık bıraktıran karakter tahlilleri çıkınca tamam bu Zweig dedim. Birinci dünya Savaşı zamanlarında geçen kitap bir asker kızı olan Clarissa'nın yaşadıklarını konu ediniyor. Clarissa'yı buharlı bir camın arkasından okumaya başlıyorsunuz, sonra sanki yazar yavaş yavaş camı siliyor ve karakterin tamamı ortaya çıkıyor. Zweig diğer karakterlerini tanıttığı andan itibaren anlatıyor da neden Clarissa böyle peçenin ardında kaldı diye düşündüm biraz. Belki de yazarın bizzat kendisi onu hemen tanıyamadı, metinle birlikte şekillendirmek istedi.  Stefan Zweig kitaplarında diyaloglar ve karakterlerin iç dünyasına olup bitenler metnin ana malzemesi. Ve ben buna hem bayılıyor hem de üzülüyorum. Bayılıyorum çünkü yazarın kalemi tek kelimeyle muhteşem, karakterleri kusursuzca şekillendirilmiş. Üzülmenin sebebi ise Zweig'in her karakterinin acısını kendisi bin katını çekiyormuş da ancak o kadarını yansıtıyormuş gibi yazması. Korkudan delirecek gibi olursanız, o hissin ne kadarını kağıda dökebilirsiniz ki? İnsan kendini itilmiş, dışlanmış hissediyor; dünyada bundan daha kötü bir şey olamaz; buna katlanamıyorum. İnsan kahroluyor.  Daha önce birçok kez Zweig okudum ama sanırım bu aralarında en tuhaf iz bırakan oldu. İyi bir iz mi yoksa kötü mü, orasına yorumumun sorununda siz karar verin. Clarissa, bir yüzbaşının kızıdır. Manastır okulunda eğitim almış, gençlik yıllarında meslek arayışlarıyla çeşitli konferanslara katılmış ve orada da hayatının sevgilisi olan Leonard ile tanışmıştır.  Kitap gerçekten kusursuz bir şekilde başlamıştı. Daha ilk sayfalarında kitaba bayılmıştım. Yine bildiğimiz Zweig şahane cümleleri ve incelemeleri ile gönlümde taht kurmuştu ta ki 110. sayfaya kadar. Yaklaşık olarak 110'dan sonra kitaptan bir anda soğudum. Öylesine iyi gidiyordu ki bir anda soğuk su etkisi yarattı. Kitabın eğer ilk 110'dan sayfasını değerlendirecek olursam 5/5 verir hatta yılın favori kitapları listesine adını yazardım. Tüm imkanlar zorlanırsa belki de yapılabilecek bir şey daha vardır. Clarissa 'da kendimden çok fazla şey buldum. Belki de o yüzden onu çok sevdim. Ancak şu bir gerçek ki kitabın ilk başlarında inanılmaz bir karakterdi. Güçlü ve yalın. Hikaye ilerledikçe Clarissa'yı değilde başka birini okuyormuşum gibi hissettim. İnsan susarak da yalan söyleyebilir. Clarissa'nın babasını da hiç sevmedim. O nasıl karakter öyle? Ya sen babasın. Kitabın ilk başlarında o da güzeldi, garip bir alışkanlığı vardı ama yinede sevmiştim. Sonra onu da anlamadım. Çünkü yalnızlık korkusu zehirden beterdir. Bu korkuyu duymaktansa çalışmak daha iyidir. Ayrıca o nasıl sondu öyle? İyi desem değil kötü desem değil. Böylesine kusursuz başlayan bir kitaba o son yakışmış mı? Bence hayır.  Uzun lafın kısası ben bu kitapta arada kaldım. İlk yarısı kalbimi fethetti diğer yarısını ise hiç sevmedim. Umuyorum ki siz seversiniz. Gerçi bende sevdim ama ilk yarısını. 
Clarissa
ClarissaStefan Zweig · Can Sanat Yayınları · 201413,8bin okunma
·
23 görüntüleme
Feyza okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederiim, emeğinize sağlık "İnsan susarak da yalan söyleyebilir." çok doğru..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.