Hani bazı kitaplar vardır ya sizi bir türlü içine almaz, kitabı elinize almak bile istetmez, işte maalesef bu kitap da benim için o sınıfa girdi ve hatta sınıfta da kaldı.
Kitaplarımı genelde uzun araştırmalar sonucunda seçer ve okurum. Bu kitap için de aynı durum oldu ve beklentim de yüksekti. Fakat okumaya başladıktan sonra bir türlü kitaba ısınamadım.
Romanlarda en çok dikkat ettiğim iki husus var, birisi konu diğeri üslup. Bu kitapta konu giriş bölümünden itibaren savrularak ilerliyor ve kitabın ortalarında sizi de savurmaya ve bütünlükten uzaklaştırmaya başlıyor. Konusu hiç cazip gelmemekle birlikte üslubunun fena olmadığını söyleyebilirim.
Yazarının en iyi kitabı olduğu ve kendisinin 20. yy’ın en iyi yazarlarından biri olduğu söylense de bazen olmadı mı olmuyor. Çok daha iyilerini okumuşken bu görüşe katılmıyorum.
Açıkçası, romanlarda konu bütünlüğü ve bir anlatı/hikaye arayanlar için uzak durulması gerektiğini düşünüyor, tavsiye soran arkadaşlara da okunacak daha çok güzel kitap var diyorum.