Geçen haftaki gazetelerde yeni bir “cinsi sapık” hikâyesini tiksinerek okumuşsunuzdur. Her toplulukta böyle hastalar bulunabilir. Fakat, bilir misiniz, biz ta Tanzimat'tan beri bir başka çeşit sapığın, fikri sapığın çilesini çekeriz. Biri, “Savaşta bir Müslüman on gâvura bedeldir, Frenk talimi ile ordu yaparsak bu üstünlük elden gider," diye tutturur. Biri, “Bak bak şu Tanzimatçılara, Kuran dururken Avrupalılardan kanun almak ne demek," diye savunur. Yirminci asrın ilk on yıl içindeyiz. Bir fikri sapık, İslam ittihadı emperyalizmini yeniden ortaya sürer. Bu hayal uğruna biri Ankara'da, biri Ulukışla'da biten iki demiryolu hattı ile, yani Kafkasya'ya doğru üst tarafını yaya, Süveyş Kanalı'na doğru da yarı yaya yarı aktarmalı giderek Rusya ve İngiltere'ye harb açarız.