İdam...
Ne soğuk, tüyler ürpertici bir kelime, tıpkı ölüm ve yalnızlık gibi. Tuhaf olan da budur ya; idamın öncesi yalnızlık sonrası ölümdür...
Geçmişten günümüze idam adıyla ne çok insanın kellesi uçmuş, nefesi meşru şekilde kesilmiştir.
Victor Hugo kitabında "İntikam almak bireyseldir, cezalandırmak Tanrı'nın işidir." demiştir. Doğru cezayla idam edilen insanlar elbette ver fakat işin içine intikam genelde girmiştir.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü kitabı da tam olarak bunun için yazılmıştır. Mahkumun mahkemeden sonra idam anına kadar yaşadığı tüm duygular ve düşünceler anlatılır.
Belki de başımıza böyle şeylerin hiç gelmeyeceğini düşünüp, cezaevlerini yok sayarak yaşadığımız günlerde aklıma hep Esaretin Bedeli adlı film gelir. Hayat zaten bu değil midir? Hiç aklına bile gelmeyecek şeyleri yaşamak...
Kitabın dili her okuyucunun anlayabileceği şekilde açıktır. Aynı zamanda empati duygusunu kabartan betimlemelere yer verilmiş. Bu yüzden okuduğum ve iyi bulduğun kitaplar listesine ekledim...