Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Memur “Kimin külleri var içinde?” diye sordu. “Harvard Üniversitesi’nden Profesör Maximilian Wagner’in.” “Nereye götürüyorsunuz?” “Vasiyeti üzerine İstanbul’a.” “Akrabası mısınız?” “Hayır.” “Pasaportunuzu görebilir miyim?” “Elbette.” Memur bir süre pasaportuma baktı ve “Herhalde Müslümansınız” dedi. “Evet!” “Sizin dininizde ölüleri yakmak günah değil mi?” “Belki, bilmiyorum ama olabilir. Çünkü İstanbul’da krematoryum yok.” Belli ki durum çok tuhaf gelmişti memura. Alman isimli Katolik bir profesörün küllerini İstanbul’a taşıyan bir Müslüman kadın. Herhalde içinden “Dünya globalleşti dedikse bu kadar da demedik” diye geçiriyordu ama biraz ciddi, biraz da aksi tavrım üzerine daha fazla soru sormaktan vazgeçti. Görevini yapmaya başladı. “Ölüm sertifikası yanınızda mı?” “Evet, buyurun.” Nancy’nin bana vermiş olduğu sarı zarfı uzattım. “Peki, uluslararası kremasyon belgesi?” “Hepsi zarfın içinde.” Bunlara da baktıktan sonra, kemanı kontrol etti. “Peki” dedi. “Her şey düzgün görünüyor. Sorularımla canınızı sıktıysam özür dilerim.” “Hayır” dedim. “Ama niye bu kadar merak ettiniz?” Memur, “Çünkü ben de Müslümanım” dedi. Arkasından “Elhamdülillah!” diye ekledi. Belli ki ölünce kendini yaktırmayacaktı. Maun kutuyu özenle yerine, köpüklerin arasına yerleştirdim, paketi alıp bekleme salonuna gittim.
Sayfa 397Kitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.