Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

56 syf.
8/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Kitabı okuyan birkaç kişinin yorumuna baktığımda, Zweig'in diğer eserlerine göre sönük kaldığını düşünen tek kişi olmadığımı anladım. Stefan Zweig'in ruhsal çözümlemeleri ve psikolojik tahlilleri kayda değerdir gerçekten. Bu eserinde ise Madame de Prie adında sarayda yüksek mertebede olan bir kadının, günün birinde gözden düşmesiyle kral tarafından sürgün edilmesini ardından bir insanın istediği yaşamdan uzak kaldığında nasıl bir bunalıma girip yanlış düşüncelere boğulduğunu Madame de Prie üzerinden anlatıyor. Gittiği yerde önce içinde oluşan boşluğundan kaynaklı yanlış kişiye ilgi duyması ardından köylü diye insanları hor görmesi, insanın ne kadar acımasız ve istediğini elde ettikten sonra her şeyi yok sayabildiğini gösteriyor. Öte yandan hırsın insan gözünü nasıl boyadığını da bir genç üzerinden anlatıyor. Aşırı egonun en sonunda bir yaşama mâl olduğunu da görmüş oluyoruz. Ancak fenâ yalnız kalan insan elbet bir gün kendisini de kaybeder. Anlatımı yönüyle çok sevemesem de anlattıkları ile harika bir eserdi. Madame de Prie bir gün aynaya baktığında ne kadar çirkinleştiğini farkediyor ve bunun kendisi olup olmadığını kavramaya çalışırken baygın düşüyor. Bu okurken kendi kendime dedim ki, aslında yaşamımız boyunca iç aynamıza kaç defa bakıyoruz. Her gün aynaya bakarız, yüzümüz iyi mi kötü mü diye ancak durup içimize bakmayız çoğumuz, kalbimiz ne hâlde bilmeyiz, çirkinleşti mi, çöktü mü, yoksa hâlâ güzel bir şekilde insanlara merhamet, sevgi gibi insani duyguları beslemeye devam edebiliyor mu? Düşünmemiz lazım.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177bin okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.