Öteki, Dostoyevski'nin ikinci kitabı ve "İnsancık"lara göre rağbet görmeyen, hatta çoğu kesim tarafından eleştirilere mâruz kalan bir eserdir.
1846 yılında kütüphanelerimize kazandırılan bu eserin içeriğine baktığınızda şizofreni, kişilik bölünmesi, paranoya gibi konuların kaleme alındığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
O yılların şartlarında bu psikolojik sorunların farkındalık durumu neydi bilmiyorum ama günümüzle kıyaslandığında yazarın çoğu Uzman Psikiyatrist'e taş çıkaracağını düşünüyorum.
Büyük üstad Dostoyevski farklı düşünen ve bu düşünceleri eserlerine ustaca yansıtan bir yazardır.
Benliğimizde iki kişi var, iyi ve kötü.
Biri gerçeğimiz diğeri içimizde saklı.
Başarılarımıza veya başarısızlıklarımıza göre büründüğümüz ötekilerimiz var.
Burada da o saklı kişilik, vücut almış ve yaşama yerleşmiş gibi.
- Dikkat! İncelemenin Devamı Spoiler İçerir -
Kahramanımız Golyadkin oldukça dürüst, prensipli, iyi niyetli ve tüm erdemlerin vücut bulmuş hali... işinde başarılı olmak için mücadele eder, mevki almak için kimsenin altını oymaz.
Kendisiyle hiç alakası olmayan kişilerin düzenlediği kutlamalara davetli olmadığı hâlde katılan, erdemlerinin takdir edilmesini bekleyen ve maskeyi sadece maskeli balolarda takan 9. dereceden sıradan bir memur...
Yine davetsiz katıldığı bir baloda fark edilip, aşağılandıktan sonra hayatının rezilliğini yaşadığını düşünür ve arkasına bakmadan utançla kaçan Golyadkin, bu sırada köprüde tanıdığı (benzettiği) birini görür, ama karanlığında etkisiyle kim olduğunu çıkaramaz.
Davette ki olayların duyulması hâlinde memurluk yaptığı yerde insanlar tarafından alay konusu haline geleceği korkusunu yaşarken, insanların hiçbir şey olmamış gibi davranması kahramanımıza rahat bir nefes aldırır.
Memur olarak işe yeni alınan ve referansları sağlam olan kişinin, Golyadkin'in kendisine tıpatıp benzediğini, hatta ismininde aynı olduğunu duyunca büyük bir şaşkınlık içine girer... buna rağmen saatler sonra II. Golyadkin'in kalacak yerinin olmadığını öğrenince onu evine davet eder.
Yemek yerler, alkol alırlar, insanlar ve hayat üzerine sıkı bir muhabbet içine girince bizim saf kahramanımız, II. Golyadkin'in iyi bir dost olduğunu düşünerek hemencecik çevresinde ki insanların ve işi üzerinde gizli kalması gereken her şeyi ortaya döker.
Gecenin ilerleyen saatlerinde kahramanımız bir de II. Golyadkin'e acıdığı için üşümesin diye üzerini bizzat elleriyle sıkıca örter...
Kahramanımız sabah kalktığında salonda ne dostu vardır ne de ona ait bir iz... aslında düşününce ona neden bu kadar güvendiğine cevap veremez ve başına neler gelebileceğini tahmin bile edemezken büyük bir korku içinde işin yolunu tutar.
II. Golyadkin; iki yüzlü, dedikoducu, onursuz ve oyuncu kimliği ile iş yerinde karşımıza çıkar.
Bu karşılaşmadan sonra II. Golyadkin, kahramanımızın ismini, evini, işini, onurunu yani kısacası hayatta ki her şeyini ele geçirmeye başlar... iki Golyadkin'in çekişmelerine ve uzlaşma çabalarına okuyarak tanıklık ederiz.
Bu eserde Dostoyevski'nin insan davranışları üzerine olan yorumu okuyucuyu rahatlıkla hayran bırakabilir ve içimizde ki öteki ile bizleri yüzleştiren başarılı bir eserde diyebiliriz.
Dostoyevski'nin mutlaka okunması gereken eserlerinden biri olduğunu düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum.