Norveç'te yaşayan Ellias Rukle sıradan bir lisede sıradan bir Norveç Edebiyatı öğretmendir. 25 yıllık öğretmenlik hayatında her zaman yaptığı gibi dersinde Henrik Ibsen'in Yaban Ördeği oyununu analiz etmektedir. Bir gün 25 senedir öğrencilerine aynı şekilde anlattığı oyunda daha önce fark etmediği bir ayrıntı yakalar ve çok heyecanlanır. Fakat öğrenciler öğretmenlerinin bu heyecanına eşlik etmez. Onlar bir an önce dersin bitmesini bekleyen klasik öğrencilerdendir. Elias Rukla buna rağmen büyük bir şevkle yaptığı keşfi anlatırken kendi gerçekliğinin farkına varmaya başlar. Artık modası geçmiş, yıllardır aynı öğretim metoduyla ders veren sıkıcı bir öğretmendir. Bu gerçekle yüzleşirken bir patlama noktasıyla, sadece öğretmenliğini değil tüm hayatını sorgulamaya başlar.
Mahcubiyet ve Haysiyet kısa ama çok başarılı bir yapıt. Kaçımız tüm hayatını sorgulamıştır? Şu an olduğumuz kişiden memnun muyuz? Yıllar, ilişkiler, arkadaşlıklar ve yaşanılanlar bizi nasıl bir kişi yaptı? Geriye dönüp sorgulama cesaretimiz var mı? Tüm içtenliğimizle bu sorgulamayı yapabilsek hâlâ aynı yolda yürümeye devam edebilir miyiz?