Büyülü gerçekçiliğin usta ismi Marquez’e 1982 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran Yüzyıllık Yalnızlık en sevdiğim eserlerden biri. Yazarın uzun öyküsü Albaya Mektup Yok’u okurken Yüzyıllık Yalnızlık’tan izler gördüm ve bu sebeple ayrı keyif aldım. Kitapta, (Yüzyıllık Yalnızlık’taki meşhur komutan) Aureliano Buendia ile beraber çarpışan Albay’ın hayatı anlatılıyor. Ülkesi adına savaşarak yaptığı hizmetler karşılığında alması gereken emeklilik aylığını 15 yıldır bekleyen Albay, karısı ve horozuyla birlikte her cuma mektubun yolunu gözlüyor. 70’li yaşlarında ciddi yoksulluk çeken, astım hastası karısı ve uğruna oğlu Agustin’i kaybettiği horozuyla Albay’ın trajikomik durumu okurlara aktarılıyor. Eşiyle karnını doyurmak, bir fincan kahve içmek ve horozunu mısırla besleyip dövüştürmek için evdeki eşyaları tek tek satmak zorun kalan Albay beklemekten ve umut etmekten asla vazgeçmiyor. Kaybettiği oğlunun yasını tutarak horoz dövüştüreceği günü ve yüzde yirmilik bahis payından gelecek parayı bekliyor. Zaman zaman horozu kesip yemeyi ya da horozu canlıyken satmayı düşünse de oğlunun ruhuna hakaret edeceğini düşünerek direnmeye devam ediyor. Marquez bu uzun öyküsünde imge yüklü, büyülü gerçekçilik izleri taşıyan özgün dilini kullanıyor. Albay’ın çarşıda gezdiği zamanlarda gördüğü, boynuna doladığı yılanla gezen ve tüm hastalıkları tedavi edebilecek ilaçlar satan adam gibi batıl inançlı kimseler ve tuhaf gelenekler karşımıza çıkıyor. Bu detayı Yüzyıllık Yalnızlık’taki simyaya oldukça meraklı Arcadio Buendia aracılığıyla görmek de mümkün. Kolombiya siyasetini eleştiren, yok sayılmış bir askerin yaşam mücadelesini anlatan bu eseri çok sevdim. Çarpıcı konusu, buruk bir alaycılık içeren diliyle başarılı bir uzun öykü. Kitabın çat diye sonlanması ve “Bu hikaye böyle bitemez!” isyanım nedeniyle birkaç puan kırdım Ama kesinlikle okunmalı, tavsiye ederim.

Albaya Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,4bin okunma

·

19 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Elvan Sunar Alpaslan