Magda Szabò'yu keşfettiyseniz altın bir balık yakaladınız demektir. Yazmakta olduğu bütün kitapları alın, ileride yazacaklarını da...
Hermann Hesse
Evet, ben keşfettim Magda Szabò'yu Iza'nın Şarkısı'yla...
Izabella kısa adıyla Iza, başarılı bir hekimdir. Eşinden boşandıktan sonra ailesinin yanından ayrılıp Budapeşte'de yaşamaya başlar, meslek hayatına burada devam eder. Babası Vince'in hastalık süreci ve ölümünden sonra yalnız kalan annesi Etelka'yı yanına almak ister. Doktor kızıyla gurur duyan yaşlı kadın, sürdürdüğü taşra hayatını, anılarını, alışkanlıklarını, kısaca kimliğini bırakıp başkente taşınır.
İşte, olaylar bundan sonra başlar...Büyük umutlar ve hayallerle yerleştiği kızının yanında yaşadıkları anlatılıyor Etelka'nın...Iza'nın yüksek duvarlarla örülü hayatında hapsoluşu demek daha doğru galiba.
Iza'nın şarkısı, zamansız bir hikâye aslında...Senin, benim, hepimizin hikâyesi...Sevdiklerimizle yaşadığımız veya yaşamakta olduğumuz bir hikâye...
Kendinizden muhakkak bir şeyler bulacağınız, sorgulayan, sorgulatan, yüreğinizin içine dokunan muazzam bir eser...
Bazen, sevdiklerimizi korumak adına, özellikle, anne ve babamızla yaşadıklarımızda. "Sen yorulma, sen elleme, sen bilemezsin, artık sizin zamanınızdaki gibi değil onlar, biraz alışkanlıklarından vazgeç, teknolojiye ayak uydur artık!..."gibi birsürü ithamla sözüm ona yardımcı olmaya çalışarak, pamuklara sarmak isterken adeta kendi hapishanemizde hapsediyoruz, bütün kimliklerini ellerinden alarak...
Acaba Etelka mıydım? kızımın üzerine titrerken. Yoksa Iza mıydım? annemi sorgularken diye düşündüm okumam boyunca. Kesinlikle tanışın bu fazla bilinmeyen muhteşem yazarla ve Iza'nın Şarkısı'yla...
Empati, cebimizde taşıdığımız ve kullanması bedava bir olgu. Lütfen kullanmasını bilelim sevdiklerimiz yanımızdayken. Onların ne kadar değerli olduklarını biz bileceğiz, onlar hissedemeyecekler gittikleri yerde...
Sevgiyle ❤