Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Her yerde düzensizliğin hâkim olacağı şekilde yarattığı dünyayı bir başına bırakmak Tanrı'nın yüceliğine yakışır mı? Gaddarların, adillerin üstünde her zaman hüküm sürdüğünü, masumların gaspçılar tarafından tahtlarından edildiğini, serseri bir çocuğun ihtirasının kurbanı olan bir babayı, görgüsüz ve sadakatsiz bir kadının ızdırapları altında yok olup giden bir kocayı görmek yakışır mı yüce Tanrı'ya? Tahtının bulunduğu yerden bütün bu hüzünlü olaylara tek bir müdahalede bulunmadan, olağanüstü bir eğlenceyle mi izlemelidir her şeyi? Yüce olduğu için, aciz olmaya, adaletsiz olmaya, gaddar olmaya hakkı var mıdır? Sırf insanlar değersiz olduğundan, yaptıklarından dolayı cezasız mı kalmalı, yoksa erdemli olduğu için ödülsüz mü kalmalıdır? Yüce Tanrım! Eğer buysa Yüce Tanrı'nın kişiliği, eğer sen isen böyle korkunç yükler altında sığındığımız, bundan sonra artık seni babam, mevlam, kederimde beni rahatlatan aciz anımda bana destek olan, vefamı ödüllendiren olarak görmeyeceğim! Bu takdirde benim için küstahça gururundan dolayı bütün insanlığı kurban eden, sırf kendi boş zamanını doldurmak ve kaprisini tatmine ulaştırmak için bütün insanlığı yaratan uyuz ve saçma bir zalim olacaksın!" Böyle sorar işte Clermont'un felsefeye ve dile hâkim başrahibi, bazen terbiyenin sınırlarını aşar gibi görünen tutkulu ve abartılı bir tasavvur gücüyle.
Sayfa 233Kitabı okudu
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.