Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Alt metninde çok yanlış mesajlar olduğunu düşündüğüm için Külkedisi masalını hiç sevmem. Bu konuya kısaca bir değinmek istiyorum: Sessiz, sakin, itaatkar, kendine ne denirse yapan, her türlü cefayı çeken Külkedisi'nin berbat bir üvey annesi ve üvey kardeşleri vardır. (Üvey anneler ve üvey kardeşler kötüdür, mesajı.) Bu üvey anne ve üvey kardeşler Külkedisi'ne her türlü eziyeti yapar ama Külkedisi'nin gıkı bile çıkmaz. Çünkü o, çok iyi kalpli bir kızdır ve bir gün birinin -yani bir erkeğin- gelip kendisini bu hayattan kurtaracağı günü sabırla bekler. (Uysal ve sessiz olursanız bir gün mutluluğa ulaşırsınız, size de bu mutluluğu bir erkek sağlar, mesajı.) Bir gün gittiği bir baloda da sabrının karşılığını alır ve yakışıklı prens kendisine aşık oluverir. Neyine? Tabii ki güzelliğine! Sonuçta Külkedisi çok güzel bir kızdır, üvey kardeşlerinin aksine çirkin değildir. (Gerçek hayatta hiçbir geçerliliği ve doğruluğu olmayan; iyi kalpli insanlar güzeldir, kötü kalpli insanlar çirkindir, mesajı.) İki kelime bile etmeyen bu ikili birbirlerine deli divana aşık olurlar fakat o gece ayrılmak zorunda kalırlar. Ertesi gün prens, elinde kızın ayakkabısıyla kapı kapı dolaşıp bizim kızı aramaya başlar. Prens aşık olduğu kızı yüzüne bakarak değil, ancak giydiği ayakkabıya bakarak tanıyacak kadar aptal bir adamdır ama zengin ve yakışıklı olduktan sonra aptal olmasının ne önemi var? Önemli olan birbirlerini hiç tanımayan ama yine de birbirlerine çok aşık olan bu ikilinin sonsuza dek mutlu yaşamasıdır, ki masalın finalinde de tam olarak bunlar olur. (Masalın, finaliyle birlikte verdiği genel mesaj: Kızlar, çok zorlu bir hayat yaşıyor olabilirsiniz ama sessinizi çıkarmadan o hayatı yaşamaya devam edin. Bulunduğunuz sıkıntılı durumdan kurtulmak yahut hakkınızı aramak için de sakın ha bir şey yapmayın. Bir gün, yakışıklı ve zengin olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan bir adam gelip sizi o hayattan kurtaracak. Sabırla o günü bekleyin.) Çocukların en sevdiği masallardan biridir Külkedisi ama alt metnine baktığımızda verilen mesajlar çok sıkıntılı. İşin üzücü yanı, bu kadar popüler masalların çoğunda da aynı sıkıntıların mevcut olması. Bu konu beni çok rahatsız ettiğinden kitabın yorumuna geçmeden önce özellikle bunları yazmak istedim. Şimdi gelelim kitabın yorumuna... Külkedisi uyarlaması olduğu ve Anthony'nin kitabından sonra yazara karşı hiçbir güvenim kalmadığı için bu kitaba sıfır beklentiyle başladım. Fakat şaşırtıcı bir şekilde kitabın Külkedisi uyarlaması kısmını sevdim. O meşhur balonun maskeli balo olması, hem ikilinin birbirlerinin dış görünüşlerinden değil de karakterlerinden etkilenmelerine olanak sağladı hem de Benedict'in Sophie'yi hatırlayamaması için güzel bir çıkıp kapısı oldu. Ayrıca balonun olduğu kısmı okumak çok keyifliydi. Özellikle Benedict ve Sophie'nin terasta yaşadıkları çok hoştu. Külkedisi'nin temsilcisi Sophie'yi de sevdim. Evet, kendisinin çok zor bir yaşamı vardı; evet, çok büyük eziyetler çekti. Ama Sophie ezik yahut güçsüz biri değildi. Birinin gelip kendisini bu hayattan kurtarmasını bekliyor da değildi. Yaşadığı hayatı kabullenmek zorunda kalan ama asla karakterinden ödün vermeyen biriydi. Böyle bir hayata alışmasına rağmen tek başına kaldığında da ayaklarının üzerinden durabilen biriydi. Külkedisi gibi kötü bir masal karakterinden çıkabilecek en iyi uyarlama karakterdi. Başlarda Benedict'i de sevdim. Özellikle teras sahnesini okurken inanılmaz duygusal ve içten bir karakter olduğunu düşündüm. Sophie ile ilk karşılaşmalarına ve sonrasında Sophie ile yaşadıklarına verdiği tepkiyi de severek okudum. Ta ki Sophie'ye ettiği teklife kadar... Benim kızdığım bu teklif değildi. Benedict'in teklifinin o dönem için gayet normal olduğunun farkındaydım. Tutup daha ciddi bir teklifte bulunsa zaten inandırıcı bulmazdım. Ben Benedict'in devamında yaptıklarına kızdım. Benedict, Sophie'yi ve onun bu teklifi neden kabul etmediğini hiç anlamadı ve bu konunun üstünde hiç düşünmedi. Benedict için varsa yoksa kendi hisleriydi, varsa yoksa hizmetçilik gibi basit bir meslek yapan bir kadının onun teklifini kabul etmemesinin onurunda bıraktığı yaraydı falan. Sophie'nin hisleri neymiş, o da acı çekiyor muymuş diye hiç düşünmedi. Bu kısımlarda Benedict sadece kendini düşünen, bencil ve baskıcı bir karaktere döndü. Onun bu baskıcı tutumunu ve Sophie'yi ikna etmek için yaptıklarını okumak da beni çok rahatsız etti. Bu sebeplerden dolayı da ciddi ciddi kitaptan soğumaya başladım. Fakat yine şaşırtıcı bir şekilde, finale doğru yaşanan bazı sahneler ile bu hislerim değişti. Kitabın kurtarıcısı olarak gördüğüm o sahneler de şunlardı: 1) Sophie ile Benedict'in annesi Violet arasında geçen konuşma: Bu konuşmayı okurken çok duygulandım. Violet diğer kitaplarda da hep iyi bir anne olarak anlatılmıştı fakat çocuklarını evlendirmekten başka hiçbir arzusu olmayan bir kadının iyi annelik vasfını nasıl kazandığını anlayamamıştım. İlk kez bu sahnede Violet için iyi bir anne diyebildim. 2) Sophie'nin üvey kardeşi Posy'nin akıbeti: Üstüne söylenecek çok bir şey yok aslında. Posy'nin gösterdiği tavırdan ve devamında yaşananlardan memnun oldum. 3) Benedict'in Sophie'ye olan baskıcı tutumunun yanlış olduğunu farketmesi: İtiraf edeyim, bu sahne olmasaydı ilk iki madde bu kitabı kurtarmak konusunda yetersiz kalırdı. Ama bu sahne beni çok memnun etti. Benedict'in, yaptığının yanlış olduğunu anlaması ve bu konuda söyledikleri bence çok önemliydi. Böylece çok ilginç bir şekilde, nefret etmeye çok yakın olduğum bu kitabı sevmeye daha yakın bir şekilde bitirdim.
Son Söz Aşkın
Son Söz AşkınJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,302 okunma
·
1 artı 1'leme
·
374 görüntüleme
Maggie okurunun profil resmi
Yok, ben bu violet denen evlat satıcısının iyi biri olduğuna kesinlikle inanmıyorum😂 Ama dediğin gibi tek işe yarar ve diğer kitaplara kıyasla daha ılımlı bir violet var bu kitapta. Yine de bence oğlunu başından atmak için yaptı bunları, yoksa Sophie katil de olsa "birleşin" diye bağırırdı bolca 😂
Baştankara okurunun profil resmi
Violet'in, Daphne'nin kitabında, 'çapkın da olsa o bir dük' diyerek Simon'u savunduğunu düşünürsek, çocukları evlensin diye her şeyi yapacağını da düşünebiliriz.😂 İlk iki kitapta pek sevmemiştim ama bu kitapta Violet'e ısındım, ne yalan söyleyeyim.😂
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.