Çok okuyan mı bilir yoksa çok yaşanmışlıkları olan mı?
''Zorba''yı okurken sürekli aklımda dolanan soruydu bu. Bir şeyleri anlamak için sadece okumakla yetinmemeli, arada durup etrafına da bir bakmalı insan, gözlemlemeli, gerektiğinde farklı şeyler denemeli, bilgiyi ve deneyimi harmanlayabilmeli. Çünkü tek başına teori, pratiğin karşısında çoğu zaman yetersiz kalıyor.
Kitaba gelince... Hikayesindeki iki ana karakterden biri bilgiyi, diğeri ise deneyimi temsil ediyordu bence. İkisinin bir araya gelmesinden sonra ortaya çıkanlar bu yüzden bu kadar anlaşılır, bu kadar gerçekçiydi. İnsandan tutun da insan ilişkilerine, dine, savaşa ve daha bir çok şeye dair tespitler var bu kitapta. İnsanı sevmeyi, ayrımcılık yapmamayı, kalp kırmamayı, hayattayken doya doya yaşamayı tavsiye ediyor Zorba okurlarına. Bir kulak verin bence ;)