Hep romancılığı ve öykücülüğüyle tanıdığımız Sabahattin Ali, bu kitapla karşımıza başka bir profilde çıkıyor. Onu gazeteci kimliğiyle, başyazar kimliğiyle görüyoruz. Roman ve öykülerinde eleştiri yapacağı zaman kalemini sakınmayan Ali'nin, bu kitapta dozu bir hayli arttırdığını görüyoruz. Kitabı adında yazdığı gibi iki bölüme ayırabiliriz. İlk bölümde 1935-1945 ve 1930-1947 yıllarında cevapladığı anketler, katıldığı söyleşiler yer alır. 1930-1943 yılları arasında ise Ali'nin sanat ve edebiyat alanına yöneldiğini, bu alanlarda bazı tartışmalara katıldığını, eleştiri ve tanıtım yazıları yazdığını ve dönemin önemli sorunu ikinci dilden tercüme meselesini incelediğini görürüz dergilerde... Kitabın ikinci bölümü ise, Markopaşa adlı dergide yaptığı başyazarlıkla başlar. Dergiye günlük ve kısa yazılar yazan Ali, siyasi eleştirilete de başlamıştır.
Markopaşa, 25 Ekim 1946 tarihinde Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin ve Sabahattin Ali tarafından kurulan bir siyasi hiciv ve mizah dergisidir. Dergide her ürün mizah içerirken; bir tek başyazar Ali'nin içeriği siyasidir. Dönemin iktidardaki partisi CUmhuriyet Halk Partisi, muhalefetteki Demokrat Parti, mecliste toplumcu bir bakış sergilemeyenler, gücü elinde bulunduranların çıkar gözetimi, yabancı devlet himayesini savunanlar ve yabancı yalakaları, ülkenin adalet sistemi, polisler, demokrasi tiyatrosunu uyduranlar, hükümetle yakın ilişki içindeki büyük holdingler vb herkes alır payını bu eleştirel yazılardan... Sistemine çomak batırılan hükümet hemen harekete geçer, çeşitli propagandalar üretir, ardından basın özgürlüğünü kısıtlayarak gazeteyi kapatır. Markopaşa yönetimi, her kapanışta isim değiştirerek yeniden açılır ve halkın sesini duyurmaya devam eder. Yazdığı sivri ve güzel eleştiriler yüzünden Sabahattin Ali, 1948 yılında failleri hala nedense(!) bulunamayan bir cinayetle vahşice ÖLDÜRÜLÜR. Çünkü Ali sesini yükseltmiştir, hükümetin yanlış gittiğini, işlerin düzeltilmesi gerektiğini yüksek sesle söylemiştir. Bir yazısında dediği "Bir şeylar var ki kokuyor, çok fena kokuyor" sözündeki koku, üzerinden 75 yıl geçmesine rağmen halen aynı şiddette kokuyor. Taa 75 yıl sonrasını gören değerli bir yazardır Sabahattin Ali, siyasi eleştirileri halen güncelliğini korur. Bu kitapla birlikte ona olan saygım ve sevgim bir kat daha arttı