Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

384 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Selam️ Margaret Atwood “Damızlık Kızın Öyküsü / The Handmaid’s Tale”.. Doksanlı yılların başında ilk Türkçe baskısını “Afa Yayınları”ndan yapan, benim de o dönem görüp, alıp okumaya fırsat bulamadan unuttuğum eser, 2017 yılında @dogan_kitap bünyesinde tekrar basıldı ve bir kez daha okuma listeme eklendi. Fakat bu defa unutmam imkânsızdı Zira bu baskı aynı zamanda bir pr başarı öyküsüdür. Eşzamanlı (doğan kitap baskısının) ya da hemen peşi sıra, eser senaryolaştırılıp tv dizisi olarak servis edildi. Şu anki mevcut popülaritesini de böylelikle kazanmış oldu. Hayali unsurlardan azade bir distopya olan eser, liberal demokrasiye sahip Amerikan hükümetine yapılan darbe ile başlar. Kendilerine “Yakup’un Oğulları” diyen bu topluluk, varolan düzeni bir gecede değiştirip mevcut sistemi püriten kökenli dini bir diktatörlüğe çevirir. Her totaliter rejimde ya da dikta rejiminde (siz nasıl isimlendirmek isterseniz) olduğu gibi, mutlak itaat bekleyen güç merkezi, tüm bireysel özgürlükleri eritir, tüketir. Darbecilerin ilk icraatı, çalışan kadınlara işten el çektirmek ve banka hesaplarını dondurmak akabinde tüm haklarını ellerinden almak olur. Arka arkaya gelen düzenlemeler, bu totaliter, teokratik, cinsiyetçi, ırkçı vs vs sistemin içinde, kadınların hiyerarşik düzenini belirler. Hava kirliliğinin, kimyasal atıkların, nükleer sızıntıların vb dış etkenlerin sonucu doğum oranları düşmüş, kadınlar kısırlaşmaya başlamıştır. Doğan çocukların çoğu da sağlıksızdır. Dolayısıyla azalan nüfus ve doğum oranları, doğurmayı teşvik edilen öncelik haline getirir. Piramidin ve kastın en tepesinde, doğuramayan evli kadınlar yani “Eşler” en altındaysa fahişeler yer alır. Ev işlerini yapan, orta yaşlı kısır “Martha”lar, “Teyze”ler ve “Damızlık kız”lar. Teyzelerin görevi, damızlık kızları eğitmek. Bir de yaşlı, kısır ya da asi kadınlar var ki, onların yeri de koloniler ve kimyasal atık temizleme tesisleri. Bu kelimeyi kullanırken çok rahatsız oluyorum ama benim tercihim değil, kitabın muhteviyatı. Her sınıf için “kısır” belirleyici bir sıfat. Teyzeler, Marthalar, Eşler ve hatta fahişeler, hepsinin toplumsal yeri ve görevi erkekler tarafından belirlenmiştir. Peki Damızlık Kızın görevi nedir? Alıntı; “Ve Rahel Yakup’a çocuk doğuramayınca, ablasını kıskanmaya başladı. Yakup’a “Bana bir çocuk ver, yoksa öleceğim” dedi. Yakup Rahel’e öfkelendi. “Çocuk sahibi olmanı Tanrı engelliyor. Ben Tanrı değilim ki!’ diye karşılık verdi. Rahel “işte cariyem Bilha” dedi, “onunla yat, benim için çocuk doğursun, ben de aile kurayım.” Tekvin, 30: 1-3 Onun görevi itaatkar ve kanaatkar bir rahim olmak. Eşleri kısır olan Komutanların evlerine yerleştirilen bu kadınların tek görevi “doğurmak”. Biz öyküyü hem anlatıcı hem baş karakter olan damızlık kızlardan biri “Fredinki”nin ağzından okuyoruz. Doğru okudunuz Fredinki, karakterimizin bir adı yok, onun yerine evine yatağına yerleştirildiği Komutanın adı olan Fred ile iyelik (sahiplik) eki, kime ait olduğunu belirten bir isim haline getirilmiş. Fredinki anlatımını şimdi ve geçmiş arasında harmanlar, hem şimdiyi tüm olumsuzluklara rağmen en iyi şekilde yaşamaya çalışırken, hem de hala yakın geçmiş olan (darbenin mazisi yalnızca birkaç yıl) normal hayatını ve özgürlüklerini anımsayıp kıyaslar. Okur da tüm olay örgüsünü, bu geçmişe giden anlatımlarla parça parça edinir. Giysilerinin biçim ve renkleri yani iffet elbiseleri, genel olarak hristiyan din ikonografisinden alınma, renkler mavi ve kırmızı, saçlarını örttükleri başlıklar kitap kapağında da gördüğünüz gibi iki yandan uzun ve sadece baş eğik öne tek yönü görebilecek şekilde (benzetme için özür dilerim, at gözlüğü gibi) Erkek egemen muhafazakâr bir rejimde kadının yeri ne olurdu? Belki de eserdeki kast sisteminin benzeri. Kitabı etkileyici kılan ilk özellik de bu, satırların gerçeğe dayanması. Hayal etmekte güçlük çektiğimiz fantastik hayvanlar, çok ileri bir teknoloji, insanüstü güçler vs değil, bir darbe ve bir yoksunluk, mevcut dünyayı distopyaya çevirmek için yeterli. Elbette distopya tanımı bile okuyana ve cinsiyetine göre göreceli. Tüm hakları ellerinden alınmış, neredeyse köleleştirilmiş kadın ile özgürlüklerine pek de dokunulmamış çokeşlilikten şikayetleri olduğunu görmediğimiz erkek, eseri aynı yerden değerlendirebilir mi? Yoksa birine distopya, diğerine ütopya mı olur? Karakter ile bağdaşamadım, sevemedim. Hatta tüm sistem ve anlattıklarını, çoğu zaman kendinden taraf (yanlı) buldum, bilmiyorum belki de olması gereken buydu. Her doğurganın damızlık olma şartı yok, zorlu koşulları kabullenip kolonilere de gidebilir, fahişelik de yapabilir. Bir evde karnı tok sırtı pek yaşamak için, evli bir adamın evinde, onun eşiyle yaşayıp, gizli gizli hırslanan, karısı da yanında yatıyorken cinsel ilişkiye giren, hamile kaldığı takdirde o çocuğu bırakmayı da peşinen kabullenen Fredinki, benden çok çok uzaktı. Nelerden ne için vazgeçeriz sorusu tam bir sancı şu noktada.. Farkettiğim gediklerine rağmen ki bu gediklerin diziye aktarılırken bir şekilde yamanmış olduğunu düşünüyorum, eseri tavsiye listeme aldım. Daha üç post aynı kitabı anlatıp sizi yormak istemiyorum. Devam kitabını okur muyum ne zaman okurum bilmiyorum. Lakin bildiğim, bunlar uzun uzun inceleme yazdığım son eserler. Saygılarımla..
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201910,9bin okunma
··
1.431 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.