Tuhaf bir adam oldum
Kendimle konuşuyorum evin içinde
Biraz da şu koltuğa oturayım, diyorum
Perdeleri ne kadar zamanda yıkardın, diyorum
Bir gün olsun açık bırakmıyorum yatağımızı
El ayak değmeyen yerler nasıl tozlanıyor böyle
Merak etme, mutfağı tertemiz ettim
Terlikler senin istediğin gibi duruyor
Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı
Bir kahve yapayım diyorum
İki fincan koyuyorum, süt hazırlıyorum sana
Sessizlikten mi nedir
Bütün bunları yüksek sesle söylüyorum.
İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum.
Misafirler gitti
Biz kaldık yine.
Eşyaların düzeni bozulmasın diye
Çırpınıp durdum sessizce.
Yeri değişen her şeyin
Seni biraz daha uzaklaştırdığını söyledim
Öylece baktılar yüzüme.
İnsan anılarını nasıl korur başka
Bilmiyorum
Duvarda kocaman bir çivi deliği.
Yollarımın sahibi
Ben ölene kadar
İkimiz de bir yere gitmiyoruz.
Herkes gülüp oynuyor Hatice
Gülüp oynamayanın da
Yarası yaramıza değmiyor.
Ne yapacaklardı, değil mi
Başkalarının ölümü
Bir gizli yaşama sevinciyken.
Kadınım
Kaç kez gölgelendi yüzümüzde
Hayatın o büyük bağışı:
Acısını unutanın
Yıldız dolmuyor gecesine
Buydu bizim soylu yalnızlığımız.
Bir ölü zamandan ötekine
Kan pıhtısı birer cümle hepsi de.
Ah ey hak edilmemiş hayat
Nasıl da düşüksün sözler içinde.
Gelsinler mi?
Gözlerin hâlâ o boşlukta.
Uzaklık ne büyük imkân!
Herkesten çabuk inandılar ölümüne.
Evimin sızısı
Kardeşlerin ölümün olmadığı yerlere gittiler!
Sayfa 24 - Kırmızı Kedi Yayınevi