Sabahattin Kudret'in Gazoz Ağacı kitabından sonra okuduğum şiir kitabı, Gazoz Ağacı kitabına benzer olarak şiirlerinde eski İstanbul'un manzaraları ve hayatıyla ilgili olarak şehir hayatının gündelik hayat akışını, tartışmalarını ve saçmalıklarını işler.
'Haliç kıyılarında evde
Dört çocuklu ailenin
Hali yamandı
Geçen gün misafirliğe gittiğimde
Gerçi evlerinin önü deniz
Deniz değil kirli su
Çocukların yüzüne baktım
Ne bet kalmış ne deniz'
Garip şiir akımının etkisinden sonra İkinci Yeni şiir anlayışına sahip olan Sabahattin Kudret bu dönemde şiirinde düşünde tarafından ağır basan şiirler yazar.
'ses
sesteki tını
bak işte o, çok önemli:
a’dan sonra u, u’dan sonra a.'
'Ünlü savaşçı Julius Caesar,
Marcus Antonius, ozanlar
Kıralı Homeros, Petrarca,
Bilge Platon, bilge Seneca,
Rafaello ya da ermiş Jeanne,
Louis bir, Louis iki, tiran,
Velazquez, Rembrandt, Tiziano
Yakınçağ kişisi Edgar Poe,
Pierre Bonnard, Auguste Renoire,
Ne çok milyonlar, adı yoklar,
Bil ki senin gibi tümü de,
Yapayalnız gitti ölüme.'
Sabahattin Kudret'i kendime yakın hissetmemin sebebi bir çok düşünürün özellikle Seneca'dan bahsetmesi ve sonucu herkesin yaşayacağı ölüme yer vermesi ve yalnızlık temasını tekrar vurgulamış olması heyecanlandırdı.
Şiirler kitabının içinde yer alan Şarkılı kahve kitabının şiirlerinde yalnızlık, ölüm korkusu, yaşama sevinci, avarelik, insan sevgisi, ince mizah vardır.
'Sabahtı, gün yeni doğuyordu,
Üflüyordu bir susamcık çiçeği,
Tunç borusunu alabildiğine,
Üstüne gün batımı kulelerin.
Kapı, pencere, ev, sokaktı uçan,
Bu samyelinde en keskin anafor!
Koştum, koştum, koştum, tazılar gibi,
İki yana yararak ellerimle'
Farklı şiirler okumak ve farkındalığı bu kadar belli eden bir şairle tanışmak isteyen okurlar için gerçekten muhteşem şiirlerle dolu bir kitap.