Cenk

Cenk
@taninmayankisi
matbuat ve mahtutatı sever
Homo Academicus
İstanbul Üniversitesi
İzmir
10 kütüphaneci puanı (Geçen ay: 3)
800 okur puanı
Nisan 2019 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Hakîkatün bir kıymet-i harbiyyesi yoğki, efkâr-ı umumîyye neyise anı yaşaruz.
Reklam
Cenk tekrar paylaştı.
“Tuttuğu nöbet sırasında şekerleme yapanların kurşuna dizildiği bir Türkiye'de yaşamak istiyorum”
Sayfa 241
Metinlere yönelince, kudemanın, "aklın, bilinenden bilinmeyene hareketini" üç aşamalı bir yapı olarak değerlendirdiğini gördüm: Bilinmeyenlerle karşılaşan akıl, önce kendisinde mevcut bilinenlere yönelir (birinci hareket); bilinmeyeni verecek (yani çözecek) biçimde bilinenler arasındaki tertibi/telifi araştırır (ikinci hareket) ve elde ettiği teliften/terkipten çözüme(matluba) geçer (üçüncü hareket). Nazar, aklın bu üç hareketinin toplamıydı ve tertib/telif, merkezi bir yere sahip olduğundan buna aynı zamanda, bir yönüyle, tefekkür deniliyordu; çünkü tefekkür, tertip etmek demekti; sonuç da fikir adını alıyordu.
Sayfa 18

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cenk tekrar paylaştı.
Dolayısıyla popüler kültür, kendisini o kültüre ait hissetmeyenlerin icat etmiş olduğu, yani kendilerini "halktan" görmeyenlerin kullandığı bir tanımdır. Burada bir kendileri, bir de "ötekiler", "aşağıdakiler" vardır. Ancak, bir kültürü "popüler" olarak tanımlayan kişiler, onlarla aynı toplum içinde, onlara "dokunarak" yaşamaktadırlar. Dolayısıyla "popüler" adlandırmasının, içinde ağır bir iktidar işleyişi barındırdığı açıktır. Bir ilk belirlemeyi, yöneten-yönetilen ayrımından yola çıkarak yapmak mümkündür.
Sayfa 308Kitabı okudu
Cenk tekrar paylaştı.
Tanzimat'tan günümüze kadar, özellikle de Cumhuriyet'le beraber Türkiye' de yaşadığımız, daha doğrusu bize yaşatılan kültürel ikilemin temelindeki ana problem İslam'la olan ilişkimizdir. Tartışmalar o mihver etrafında dönüyor. Temelde bu kültür çatışması ile ilgili sorunların İslam algılayışları ile alakalı olduğu görülüyor. Toplumumuzda laik, Batıcı, modernleşmeci bir kesim, İslam'ın sosyal hayatın hiçbir yerinde ve zamanında görünmemesini, sadece vicdanda kalmasını istiyor. Sosyolojik olarak baktığınızda, böyle bir şey olamaz. Diğer bir kesim inancını açıkça yaşamak, toplumsal hayatta görünmek, ülkenin yönetimine katılmak, ekonomisinden pay almak, kültürüne katkıda bulunmak istiyor. İşte çatışma, kabaca, birinci kesimin buna müsaade etmeye yanaşmamasından doğuyor.
Sayfa 374 - Ahmet Yaşar Ocak, RöportajKitabı okudu
Reklam
Cenk tekrar paylaştı.
Eskilerin dediği gibi, "el-ilmü bi'run ve'l müzakeretü delvuha", yani "ilim bir kuyudur, kovası tartışmadır". Ben bu söze çok inanırım.
Sayfa 377 - Ahmet Yaşar Ocak, RöportajKitabı okudu
Cenk tekrar paylaştı.
Bu alanda karşılaşılabilecek en büyük zorluk, her şeyden önce zihniyet meselesidir. Demin de söylediğim gibi, Türkiye toplumu Cumhuriyet'le beraber yaşamaya başladığı kültürel travmadan henüz kurtulmuş ve sağlıklı düşünmeye, rasyonel düşünmeye alışmış bir toplum değil ne yazık ki... Muhafazakar kesime mensup olanlar, tarihi gerçeklige değil de, kafalarında kurguladıkları ütopik, sanal, "mukaddes tarih"e uygun eserler bekliyorlar. Siz bu tarihe itibar etmediğiniz, sorguladığınız zaman sizi kafalarında mahkum edebiliyorlar. Diğer kesim (adına her ne derseniz) sizi farklı yerden mahkum edebiliyor . Kısacası, ya zındık, nasipsiz, oryantalist kafalı veya gerici, inkılap düşmanı, şeyhülislam kafalı oluveriyorsunuz. İşte bizim ülkemiz...
Sayfa 379Kitabı okudu
Cenk tekrar paylaştı.
İbrahim Orhun Kaplan yazdı: Güneş Batı’dan Doğar "Bir zamanlar “Türk Korkusu” diye bir tabir vardı mesela…" edebifikir.com/fikir/gunes-bat...
Tüm açıklamalara karşın yazıda kullanılan ve okuyucuya yabancı(!) gelebilecek terimler ve kavramlar ile zikredilen isimler konusunda karşılaşılacak zorluklar, bizim kendi medeniyetimizin tarihi tecrübesine yabancılaşmamızın da derecesini gösterir. Batı dünyasının medeniyet yazıcılığını eleştirirken sıklıkla vurgulanan "Batı hafızasında İslam medeniyetinin tarihi tecrübesinin yokluğu, hatta görmezden gelindiği" tespiti, Türkiye'de yaşayanlar içinde geçerlidir. İslam Osmanlı-Türk, kısaca kendi medeniyet tecrübesini uzmanlık konusu kılan, geçmişinden bile geri kalmış bir kültürün çocukları için çözüm şikayet değil, yalnızca yüzleşmektir.
Sayfa 14
Kısaca, bilim tarihindeki "her kültür kendi gök-yüzüne bakar; ve her bakış kendi gök-yüzünü yaratır" deyişine benzer biçimde "her okuyucu kendi yorumuna bakar; ve her bakış, kendi yorumunu yaratır".
Sayfa 14
Reklam
Cenk
Bir kitabı okumaya başladı
Fuzuli Ne Demek İstedi?
Fuzuli Ne Demek İstedi?İhsan Fazlıoğlu
8.7/10 · 184 okunma
Cenk tekrar paylaştı.
Denilebilir ki; tarihsel hafızasını kaybetmiş bir şimdi boş, şimdiye dönük bir ilgi ve meraktan mahrum tarihsel idrâk kör, gelecek tasavvurundan yoksun bir şimdi ise istikâmetsizdir.
Sayfa 59 - teselli ve hayıflanmanın ötesinde tarihsel idrak ve tahkik, ibrahim halil üçer
Cenk tekrar paylaştı.
Şayet hafızamı kaybetmişsem İbrahim olan adımı, sözgelimi Ahmet'le değişebilir; Üsküdar'dan geliyorsam aslında Kadıköy'den geldiğime beni ikna edebilir ve nihayet Fatih'e gidiyorsam bile Beykoz'a gitmem gerektiğini telkin edebilirsiniz. Bu durum sadece bireyler için değil, tarihi ve kültürel hafızalarıyla hüviyetlerini elde eden milletler için de geçerlidir.
Sayfa 61 - teselli ve hayıflanmanın ötesinde tarihsel idrak ve tahkik, ibrahim halil üçer
Cenk
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Küfrün İhsanı Olmaz
Küfrün İhsanı Olmazİsmet Özel
8.9/10 · 164 okunma
Cenk tekrar paylaştı.
Bazen bir çizgidir hayat Çizgi ki bitmek bilmeyen noktalar cümlesi Bazen kağıttaki kalem lekesi
Cenk tekrar paylaştı.
Mostar 226. sayısı çıktı!
Resim