Düşünce hataları, özellikle sıkıntılı olduğumuz anlarda aklımıza birdenbire gelen, ilk anda
mantıklı görünen ve genelde olumsuz duygularla bağlantılı bir takım varsayım veya
düşüncelerdir. Hata diye adlandırılmalarının sebebi, duruma veya somut koşullara
uygunlukları sorgulanmaksızın kabul edilmeleri ve zaman zaman gerçeklik çarpıtmaları
içeren yargılar olmalarıdır. Zaman zaman aklımızdan gecen düşünce hataları genellikle
aşağıdaki başlıklar altında toplanır:
1. Aşırı genellemek
Hepimiz hata yaparız. Zaman zaman da bu hataları yaptığımız her şeye genelleme
hatasına düşeriz. Bu tek hata bizim kötü bir insan olduğumuza, beceriksiz vaya işe
yaramaz biri olduğumuz hissine götürecek noktaya vardığında moralimizi bozup bizi
hatayı düzeltecek çareler aramaktan alıkoyar. Aşırı genelleme yapan kişi sık sık “asla, her
zaman, hiç kimse, daima, kesinlikle” gibi kelimeleri kolaylıkla kullanır.
Sınıfımızda birinin bizi sevmediğini farkettiğimizde sınıftaki hiçkimsenin bizi
sevmediğine ve sevilmeyi haketmeyecek bir insan olduğumuza karar verdiğimizde;
Yeni bir kursa başladık. İlk zamanlar pek iyi gitmedi. Buradan yola çıkarak “ben hiç
birşeyi beceremem zaten” dediğimizde
Bir arkadaşımız bizimle sinemaya gitmek istemediğinde aklımıza “kimse benimle bir yere
gitmek istemez” düşüncesi geliyorsa;
Ödevde yaptığımız ufak bir noktalama hatasının bizim o sınavdan sıfır aldıracak kadar
korkunç bir hata olduğunu düşünmeye başladığımızda “aşırı genelleme” yapmış oluruz.
2. Ya hep ya hiç şeklinde düşünmek (Kutuplaştırmak)
Kendimizi, durumları ya da kişileri ya en iyi ya da en kötü yönleriyle değerlendirip ara
seçenekleri hesaba katmama hatasıdır. Siyah beyaz düşünme veya kutuplaştırma adıyla da
bilinen bu tür düşünceler doğru ve yanlış arasında pek çok derece bulunabileceğini unutup
bir şeyi ya doğru ya da yanlış şeklinde yorumlamamıza neden olurlar. Doğruyu 100
yanlışı da sıfır olarak değerlendirdiğimizde hayatın çoğunun aradaki 99 gri basamakta
geçtiğini zaman zaman gözden kaçırabiliriz
Kız / erkek arkadaşım bana hiç şefkat göstermez.
Bir işi yapmanın bir doğru bir de yanlış şekli vardır.
Herkes beni sevmezse mutlu bir insan olamam.
Eğer gerçekten çok iyi bir gitarist olmayacaksam gitar çalmaya hiç başlamasam daha iyi.
Hep çok kötümserdir. Hiç mutlu olduğunu görmedim.
3. Olumsuzlukları büyütmek (olumsuz süzgeç)
Bu tür düşünmede sadece olumsuz ayrıntılara odaklanılıp gerçeğin tümü olumsuzlaştırılır.
Olumsuz herhangi bir olay olduğunda geçmişteki tüm olumsuzluklar da hatırlanır ve
durum sanki sadece olumsuzluklardan ibaretmiş gibi algılanır.
Sınav berbat geçti. Geçen derste de hiçbir şey anlamamıştım zaten. Sürekli hata
yapıyorum. Her şey neden kötü gidiyor?
En yakın arkadaşım bütün başka biri ile ilgilenip ben yokmuşum gibi davrandı. Geçen
hafta da suratı hep asıktı bana karşı. Artık beni yanında istemiyor.
4. Olumluyu geçersiz kılmak
Olumlu olayların da olduğunu görüyor olabiliriz. Fakat zaman zaman bunları yok saymak
veya geçersiz kılmak gibi bir hataya düşebiliriz
Tamam dersler iyi gidiyor ama bir öğrenci olarak bu zaten benim görevim.
Sınav iyiydi çünkü hoca kolay sormuş, şans yardım etmese hiç bir şey yapamazdım.
Eğer arkadaşım yardım etmeseydi bu ödevi asla yapamazdım.
Beni sevdiklerini söylüyorlar ama sadece kibarlıktan. Benden sıkıldıklarını biliyorum.
5. Karşımızdakinin zihnini okumak
Elimizde kanıt olmaksızın karşımızdaki kişinin ne düşündüğünü bildiğimizi varsayabiliriz.
Bunun doğru olup olmadığını araştırmadan olumsuz sonuçlar çıkarabiliriz.
Benim ne hissettiğimi asla bilemez.
Hoca bana bu ara çok soğuk davranıyor. Galiba beni artık sildi.
Sormaya gerek yok, ne söyleyeceğini biliyorum.
6. Hatalı falcılık yapmak
Gelecekte olacak olayların kötü olacağına ilişkin tahminler yapmak, bu tahminlerin
gerçekleşmiş olgular olduğunu düşünmek. Bu tür düşünme kişiyi daha da umutsuz ve
çaresiz olmaya sürükler
İşler asla düzelmeyecek.
Hiçbir zaman başarılı bir öğrenci olamayacağım.
Arkadaşlığımız asla o eski ve güzel haline geri dönmeyecek.
7. Duygusal mantık yürütmek
Yaşadığımız olumsuz duygulardan hareketle durumun olumsuz olduğuna karar vermek.
Somut koşulları hesaba katmadan gerçeği duygularımızla değerlendirmek.
Bu çok kötü bir ilişki olmalı çünkü kendimi mutsuz hissediyorum.
Aslında işler iyi gidiyor ama kendimi başarısız hissediyorum.
Böyle hissettiğime göre doğru olmalı.
8. Me’li ma’lı şeklinde düşünmek
Zaman zaman kendimiz, hayatımız ve etrafımızdaki kişiler için belli kurallar belirler,
daha sonra bu kuralları kendi kendimize koyduğumuzu unutup onları gerçek olgular gibi
değerlendirmeye başlarız. Bu kuralların temel özelliği yere ve zamana göre değişmemeleri
ve geçekleştirilememeleri halinde de moral bozukluğuna yol açmalarıdır.
İnsan sevdiği insanlara karşı asla kızgınlık, küskünlük hissetmemelidir.
Her zaman güçlü (mutlu, keyifli) olmalıyım.
İnsanlar beni her zaman olduğum gibi kabul etmeliler.
Hata yapmamalıyım.
İyi bir arkadaş diğerinin ne istediğini o söylemeden anlamalıdır.
Arkadaş edinmek için çaba göstermemeliyim. Her şey kendiliğinden olmalı.
9. Etiketlemek
İnsanların veya durumların hiçbir zaman değişmeyeceği varsayımı ile bunlara sürekli ve
genelleyici bir şekilde olumsuz atıflarda bulunmak. Bu tür düşünmede kişi davranışa
odaklanıp sorunun nereden çıktığını araştırmak yerine duruma bir ad koyup onu
sorgulamaksızın rafa kaldırmayı tercih eder.
Ben hep kaybederim.
Çok bencil biriyim.
O çok agresif birisi.
Bu iş en başından bozuk, asla düzelmez.
10. Kişiselleştirmek
Bu tür düşünmede kişi durumdan sorumlu olmasa bile suçu kendi üzerine alır. Olayın tek
sorumlusu kendisiymiş gibi algılar
Canı sıkkın. Hep benim yüzümden.
Eğer benim arkadaşım olmasaydı bunların hiç biri başına gelmezdi.
Bende bir uğursuzluk var.
Ne zaman şemsiyemi alsam yağmur yağmaz, ne zaman alsam yağmur yağar.
11. Felaketleştirmek
Bu tür düşünmede, kişi, dert veya sorunlara, onları çözemediği takdirde dünyanın sonu
gelecek hissi ile yaklaşır. Sorunlar yaşamın korkunç olduğunun, çok kötü şeylerin,
felaketlerin olacağının habercisi olurlar.
Onunla arkadaşlığım sona ererse dayanamam. Bu benim sonum olur.
Bu korkunç bir hata. Asla düzeltemem. Bu benim okul hayatımın sonu.
Sunuş sırasında şaşırırsam felaket olur.
Proje arkadaşımın söylenmesine tahammül edemiyorum. Huysuzluğu her şeyi berbat
edecek.