Böyle bağıra bağıra ellerinde bayraklarla İzmir Lokantasının camlı kapı kanadını, birden arkaya çarptırarak içeriye daldılar…
İçeride kimler mi var?
Elbette Aziz Nesin ve Mansur Tekin.
Devamını, Aziz Baba’nın yeren, güldüren, hüzünlendiren anılarının yer aldığı "Salkım Salkım Asılacak Adamlar" kitabından okumalısınız.
Ben ise burada sadece olayların akışından biraz bahsedeceğim.
Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığı haberi radyolardan duyurulmuştu. Planlı bir şekilde, Menderes hükümetinin el altından kışkırtmasıyla, yoksul, talancı ve yağmacı ayaktakımı tarafından, İstanbul’da yaşayan Rum ve diğer azınlıklara karşı yakıp yıkma, yağmalama, yerlerinden yurtlarından etmeye yönelik 6 -7 Eylül 1955’te gerçekleşen toplu bir saldırı olup sonrasında ise önüne geçilemeyen bu denli yıkıcı olabileceği kestirilememiş olaylardır.
Bu olayların bilançosu ise oldukça ağırdır. “11 kişi öldürülmüş, 300 kişi yaralanmıştır. Resmî rakamlarca 60 olan ama tecavüze uğrayan ve utanmalarından ya da korkmalarından dolayı şikayette bulunamayan kadın sayısının 400’e yakın olduğu tahmin edilmektedir. 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân saldırıya uğramıştır."
Bu olayların gerçek sorumluları Menderes hükümetiydi. Düzenlenen bu tertibatı tabiki birilerinin üstüne yıkmak gerekiyordu. Ve bu arayışta hiç zorlanmadılar. Her dönemin günah keçisi hazırdı. Komünistler!..
Menderes hükümeti tarafından, o dönemdeki sol görüşlü, aydın, hükümet karşıtı kimler var ise bu işin kışkırtıcıları ve suçluları olarak sorgusuz sualsiz tutuklamışlardır. Neden tutuklandıklarını dahi bilmeden!
Aziz Nesin´in de içinde bulunduğu yaklaşık 60 kişilerdi. Kemal Tahir, Hasan İzzettin Dinamo, Asım Bezirci, Mustafa Börklüce, Müeyyet Boratav, Can Boratav bunlardan sadece bir kaçıdır.
Kemal Tahir'le başlayan sıkı dostluk.
Meral Çelen ile cezaevinde nişanlılık.
Olaylarla ilgili Yassıada mahkeme tutanakları.
TBMM tutanakları.
Dört aylık bir tutukluluk süresi boyunca öz yaşamından bir kesit olan anıları...
Yusuf Ziya Ortaç “Bizim Yokuş” adlı kitabında olayı söyle anlatıyor:
"Bir eski subaydı…
Bir eşsiz yazardı. Bir yaralı adamdı.
Her şeye layık, ama layık olduğu hiçbir şeye kavuşamamış bir yaralı adam!
O, Türk mizahına şaheserler veriyor. Ama onun da babası olan devlet ona o hür insan olmak hakkını bile vermiyordu.
Haberi olmadığı bir ayaklanmadan, en kolay suçlu diye onu yakalıyordu polis…
Onu tıkıyorlardı deliğe!..” (Syf. 93)
Tarihimizdeki utanç verici olaylardan biridir 6 - 7 Eylül 1955 olayları. Maalesef içinde bulunduğumuz tarihe kadar ne çok utanca şahitlik ettiğimiz ise yadsınamaz bir gerçektir.
Hayatı boyunca, sözünü hiç esirgemeden doğruları savunan, ilerlediği yoldan bir adım bile geri atmayan, kralın çıplak olduğunu bas bas bağıran, kendisi küçük ama zihni ve yüreği kocaman bir adamdır Aziz Nesin...
Okuyunuz...
Okudukça tanıyacaksınız...
Tanıdıkça anlayacaksınız...
Anladıkça çok seveceksiniz...
Sevdikçe değişimi göreceksiniz...
Damlayan su mermeri deler, ama ilk damlada değil... O yüzden bir iki kitap değil, bolca okuyunuz.
Dönemi analiz eden daha detaylı bir inceleme okumak için #31337845 - https://1000kitap.com/Nordavind
Ebru Ince'ye etkinlik için teşekkür etmeden incelemeye nokta koymak olmaz.
Doğrusu bu incelemeyi gözden kaçırsaydım üzülürdüm. Çok sade, içten ve net bir yorum olmuş. Ellerinize sağlık. 🌸
Daha çok kişiye ulaşması için buradan sesleniyorum.😊
Estağfurullah :) bizler sadece bir "vesileyiz" ismen burada :)) sizler asıl kahramanlarısınız Aziz Nesin sınıfının,hem öğretmeni hem öğrencisi olarak ,bu sebeple en büyük teşekkürler bizden sizlere.. Yüreğine sağlık ❤