Bu ikinci okuyuşumdu. İlkinde olduğundan daha çok etkiledi beni. Kendimi ister istemez o çiftliğin bir ferdi gibi hissedip gerilmeye başladım. Sonradan düşününce fark ettim ben zaten o çiftlikte yaşadığım için beni bu kadar etkilemiş. Farkındayız yada değiliz hepimiz o çiftliğin bir üyesiyiz. Özellikle kitabın sonlarına doğru yere yıkılan at emeklilikte yaşa takılanları anımsattı bana. Onlarda emeklilik hayaliyle beklerken tükeniyorlar. Domuzlardan biri Stalinmiş aslında. Bence her hangi Bir siyasetçiye tam oturur karakterler. Kimsenin arkasından konuşmaya gerek yok hepsi aynı.