Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Atatürk 2 Şubat 1923 tarihli konuşmasında, Türkiye'deki milliyetlerden birinin ''diğeri üzerinde milliyetini yok edecek bir davada bulunmasına gerek bulunmadığını'' belirtmiştir. Bu çok değerli duruşun unutulduğu dönemler yaşanmıştır. Ancak Türkiye uzun tecrübelerden sonra bu noktaya gelmiştir. Kurtuluş Savaşından sonraki siyasetleri, Şeyh Sait ve Musul'un vatan toprağı dışında kalması belirledi. 1926'dan sonra yöneticiler, Kürt unsurunun varlığını kabul eden söylemi bıraktılar. Kürtleri Türk milleti içinde kaynaştırma siyaseti izlediler. Bu amaçla 1935 yılından sonra toprak reformu tasarıları hazırlandı ve 1937 yılında Anayasa değiştirilerek köylüye dağıtılacak toprakların düşük tazminatla akmulaştırılmasının yasal koşulları hazırlandı. Ancak Dünya Savaşı geldi ve 1945'ten sonra Türkiye adım adım ABD denetimine girdi. Toprak ağalığı, büyük koruyucusuna kavuştu. Emperyalist sistem içinde Kürt sorununun çözümü çözümü imkansızdı. 1950 sonrasında ise derinleşti. Kars ve Diyarbakır gibi doğu illeri, Kemalist Devrim döneminde sanayi illeri sıralamasının önlerindeyken en arkalara düştüler. Aynı olumsuz gidiş, eğitim ve kültür alanında, dincileşme ve tarikatlaşma olayında da görülmüştür. Kürt sorunu, Kemalist Devrim yüzünden değil, devrim tamamlanamadığı için bugünlere kadar gelmiştir.
Sayfa 414 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.