Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

528 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 günde okudu
En son ne zaman, telefonu kendisine tercih edeceğiniz güzellikte bir roman okudunuz? En son ne zaman, birkaç saat az uyumayı göze alarak merak duygusu içinde sayfaları çevirdiniz? En son ne zaman, sizi içine alan, yaşananların her birine ilk elden şahit oluyormuşsunuz hissi uyandıran ancak müdahele edemediğiniz bir hayatın parçası oldunuz? En son ne zaman, Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman hatta Kurtlar Vadisini izleyen kitle kadar heyecanla olaylarla bütünleştiniz, kişilerle çatıştınız, kavga ettiniz, üzüldüklerinde ve sevindiklerinde o duygulara ortak oldunuz? Böyle güzel bir roman okumayalı yaklaşık iki yıl olmuştu benim için. En son Rüzgar Gibi Geçti kitabını bu hislerle, bulunduğum ortamı unutacak derecede içine girerek soluksuz bir şekilde okumuştum. Martin Eden’i okurken de yaşadığım duygular aşağı kalmadı. Martin Eden, Cemil Meriç’in “Kitap zekayı kibarlaştırır.” sözünün vücut bulmuş halidir benim gözümde. Kitapların bir insanın hayatını nasıl değiştirebileceğinin en somut, deyim yerindeyse, –kurgusal bir karakter sonuçta- örneğidir. Ancak bu örnekler Müslümanlar olarak bize pek de şaşırtıcı gelmiyordur herhalde, zira Kitab’ın insanı değiştirme ve dönüştürme gücünün en büyük örneklerine sahip bir ümmetin parçasıyız. Ömer b. Hattab’ın, Adalet timsâli olan Hz.Ömer olması aklıma gelen en çarpıcı dönüşümlerden biri benim için. Malcolm X de “İnsanlar bir adamın bütün hayatının bir tek kitapla değişebileceğinin farkında değiller.” diyerek bu durumu çok güzel bir şekilde özetlemiş. Martin Eden’de, her ne kadar İslami bir değişim görmesek de zihinsel bir gelişim ve dönüşüme; bir insanın kendinde devrim yapmasına şahitlik ediyoruz. Hayranlık ve saygı duyduğu insanların camiasına tırnaklarıyla kazıdığı bir yoldan ulaşmasını okuyoruz. Bir insanın hayata ne amaçla geldiğini bilmesinin nasıl kıymetli olduğunu anlıyoruz bir kere daha. Meslek seçme zamanımız geldiğinde, bu soru üzerine çokça kafa yormuşuzdur: Bu dünyadaki amacım ne? Bazı insanlar fazla kafa patlamatmadan ulaşırlar cevaba, bazılarının ise neye ilgi duyduğunu keşfetmesi ve o yolda ilerlemesi daha sancılı bir süreç ister. Martin de bu ikinci gruba ait. 21 yaşına kadar sadece eline geçen rastgele kitapları okumuş, para kazanmak zorunda olduğu için de kim olduğu ve ne yapmak istediğiyle pek ilgilenememiş bir genç. Ancak bir gün hayatı, tanıştığı bir kızla değişiyor: Ruth. Martin’in kendisini, insan iradesinin sınırlarını zorlayacak kadar ileri götürmesinin altında da işte bu kıza duyduğu aşk yatıyor. Bir insana duyulan aşk ne kadar güzel olsa da insanın kim olduğunu bulma serüveninde altta yatan motivasyon daha bağımsız olmalı diye düşünmekteyim. Kitap boyunca da Martin’in Ruth’a duyduğu bu büyük aşkı kabullenmekte ve onları birbirlerine yakıştırmakta bu sebepten zorlandım açıkçası. Biraz Ruth’un kaynanası gibi davranmış bile olabilirim hatta. Aynı anda birlikte okuduğumuz arkadaşlarımla da en çok tartıştığımız konu bu oldu. Evet, Martin’i kitaplarla, o kocaman külliyatlarla, ilimle, görgüyle tanıştıran bu aşk oldu ancak Martin bu yolda ileriyi, daha ileriyi hedefledikçe de zaman zaman ona ve hayallerine zincir vurmaya çalışan da yine bu yoğun sevgiydi. Allah’tan Martin inatçı olduğu kadar tatlı dilli biri de, rüyasıyla rüyalarını süsleyen kız arasındaki dengeyi korumayı çoğunlukla başardı. Kitap her ne kadar iki gencin arasındaki kıvılcamlardan başlasa da düşünmeden sürü mantığıyla hareket eden; popüler kültürün, mevkisinin kölesi olan insanlara da çok sert eleştirilerde bulunmakta. Bir insanın dışındaki kılıf ve isminin önündeki etiket yeterince fiyakalı değilse, söyledikleri ne kadar doğru ve haklı olursa olsun, üst sınıf (!) şahıslar için bir önemi olmadığını acı bir şekilde tecrübe ediyor Martin maalesef. Bazen okuduğu tüm görgü kurallarını unutup çatır çatır cevap veriyor karşısındakine ama, insanlar bu sefer de üslubunu mazaret ederek yüzlerine vurulan gerçekleri duymazdan geliyor ve küçümsemeye devam ediyorlar onu. Martin Eden’in yaşadıklarında, herkesin kendisinden bir şeyler bulabileceği kanısındayım. Zaman zaman cümleler sizi öyle bir yerden yakalıyor ki kendinizi tüm kararlarınızı sorgularken buluyorsunuz. Benim kendimi en çok hırpaladığım nokta şu oldu: Acaba kendime ait fikirlerim gerçekten var mı? Yoksa annem-babam, okulum, çevrem ve okuduklarımdan aldığımdan başka türlü düşünemiyor muyum? Bunu sorgulamak gerçekten yorucu. İnsanın belli kalıplar içinde sıkıştığını fark etmesi korkunç oluyor ve bana kalırsa farklı farklı konularda da olsa çoğumuzun, dışında düşünemediğimiz kalıpları var. Bunu fark ettikten sonra dur diyebilmek ise ayrı bir mesele. Kalıplarımız bizim konfor alanlarımız ve konforu terk etmekte insanoğlu olarak en başarılı olduğumuz dönemi yaşıyor değiliz... Beş Yüz Yirmi Sekiz sayfa boyunca Martin’in debelenişlerini, kendini ispat etme arzusuyla yanıp tutuşmasını, çoğu zaman ona ve rüyasına inanan tek bir kişinin bile olmayışını fakat her nasıl oluyorsa başarısızlıklarıyla alay etmek üzere bir anda sıraya dizilen bir sürü kişi oluşunu; düş kırıklıklarını, yalnızlığını ve tüm bunlara rağmen azimle kalıplarını aşmak için çalışmaya devam edişini okumaktayız. En çok etkilendiği yazarlardan biri Jack London olan ve benzer varoluş problemlerinden muzdarip, toplumdan kaçan bir maceraperestin hayatından esinlenerek çekilmiş Into the Wild filmini de kitapla birlikte sevgiyle tavsiye ediyorum. “Hayalleri olan insanlar kalıpların olduğu yere sığmazlar.” sözünü hatırlatıyor, kalıpların dışında düşünmeye cesaret eden insanlardan olabilmemiz duasıyla yazımı noktalıyorum. Selametle. “O zaman yazmıştım ben onları...” youtube.com/watch?v=wUwyvJS... Eddie Vedder - Society
Martin Eden
Martin EdenJack London · Koridor Yayıncılık · 202090,6bin okunma
··
160 görüntüleme
Büşranur okurunun profil resmi
Ağlattın Martin :') inceleme her zamanki gibi güzel bir özet olmuş 🌸 Martin bunu okusa bu sefer üzülmezdi :)
Şerife okurunun profil resmi
Bu çok güzel bir iltifat oldu ama 😍😀 Ah Martin...
SİKLOPENTANOPERHİDROFENANTREN okurunun profil resmi
İncelemeniz o kadar güzel ki, hayran kaldım gerçekten, teşekkürler
Şerife okurunun profil resmi
Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim 😊 Kitabı çok severek okumuştum, muhtemelen okuduğum en iyi romanlardan biri olarak hep aklımda yer edecek. Nice güzel kitaplarda buluşmak dileğiyle :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.