Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

312 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Memleketin “yola çıkan ilk siyah gülü” Bayram...
Bayram, senden nefret mi edelim? Yoksa seni bağrımıza mı basalım Bayram? Okuma maratonumuzun mart ayına özel “kadın yazarları okuyoruz” etkinlik kitaplarından biriydi “Fikrimin İnce Gülü”. 305 kişilik bir grupla “yaşasın kadınlar” diye slogan atmaktansa “kadınları okuyalım” diyerek okuduk bu kitabı. Nefis bir deneyim yaşadık diyebilirim. Peki bu esere hangi gözle bakmalıyız? (Hafif düzeyde #tatkaçıran içerir!) Öncelikle kitabın Adalet Ağaoğlu’nun ikinci romanı olması ve eserin ilk 100-150 sayfasında “araba sevdası” ve “Alamancı hödüklüğü” konuları dışına pek çıkılmaması beni biraz tedirgin etti başlarda. Eyvah, dedim. Yazarımız o dönemin güncel işçi göçü sorunlarını “bir araba” üzerinden anlatıp sıyrılacak mıydı işin içinden? Sürekli verilen “araba fetişi” detayları ve gümrükteki birtakım sorunlar şu soruyu sormama neden oldu “Acaba hikâye ne yöne doğru akacak?” Çünkü malumdu konumuz: Yoksul ve cahil köylümüz gurbete gider, yontulmadan memlekete döner ve zenginlik taslardı. Yer yer pohpohlanır, yer yer ayıplanır ve paketlenip ülkesine iade edilirdi. Eserin “yazarın adına yakışması için” şık bir harekette bulunması gerekiyordu. Çünkü üstte belirttiğim kısır senaryo “okuma zevki” vermezdi ve aksine “Ben ne okuyorum?” hissi yaratırdı. Yarattı da başlarda... Derken yazar üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Ne olduysa o an oldu ve Bayram’ın geçmişe dönük “bilinç akışı” buhranları ile aydınlanmaya başladık: Bayram sevgisiz büyümüş ve daha bir gonca iken kararmaya başlamıştı yüreği. Hiç kızaramadan kararmıştı hem de. Dönülmez akşamın ufkunda bitecekti hikâyesi, her ne kadar “Fikrinin İnce Gülü” Kezban onu gerçekten çok sevmiş olsa da... Yetmeyecekti bu sevgi Bayram’a, kömüre dönmüş kalbinde “zengin olma” ve hatta daha doğru bir ifadeyle “zenginliği başkasının kafasına vurmaktan” başka bir aşkı, ideali olmayacaktı onun. Askerlik günleri, çocukluğu, dışlanmışlığı, yalnızlığı, sevgisizliği ile karşımızda bir meczup olarak dikilen “araba sevdalısı” Bayram, sıradan bir gurbetçi öyküsü taşımadığını, aksine Anadolu yoksulluğunun ve cehalete paralel olarak yükselen “toplumsal sinsiliğin” bir anıtı olduğunu bangır bangır dile getiriyordu. Adalet Ağaoğlu, her usta yazar gibi gösterinin “prestij” etkisini sonlara bırakarak bir “Alamancı hikâyesini” makûs bir ülke destanına çevirmişti bile. Yurt dışına gitmek için en yakınındaki insanlara ihanet eden Bayram, sevdiğini ve sevgisini “hırslarına” köle eden Bayram, malıma zarar gelmesin diye canları hiçe sayan yine Bayram... Biz seni nasıl sevelim de sana nasıl üzülelim be Bayram? “diyemedim” elbette ben, dört yol ağzında hırslarının dibindeki karanlıkta yapayalnız dikilen kara gül Bayram’a. Çünkü o, bir neden değil bir sonuçtu esasında. “Eşittir” işaretinin sağ tarafında BAYRAM yazıyordu. Solda ise: “Kirli siyaset, ihanet, yoksulluk, sevgisizlik” yazılıydı. Hangisine kızmalıydı?.. “Hiçbir yolun ucunda, kimse Bayram’ı beklemiyor.”
Fikrimin İnce Gülü
Fikrimin İnce GülüAdalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 20211,948 okunma
··
1 artı 1'leme
·
2.989 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.