Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

280 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Nobel ödüllü Polonyalı şair Czeslaw Milosz’un “İssa Vadisi” yazarın dilimize çevrilmiş ikinci eseri. Yazarın roman türünde az eserler vermesinden dolayı bu kitabın çevrilmiş olması çok sevindirici. Kitap her ne kadar roman türünde yazılmış olsa da lirik yapısıyla sanki bir şiir okuyormuş hissini yaşatıyor okura. Yazarın çocukluk anılarının genişçe yer tuttuğu bu kitap fazlasıyla otobiyografik öğeler de barındırıyor. Kitaptaki olaylar 8 yaşındaki Thomas’ın ergenliğine kadar uzanıyor. İşin aslı çok net bir olay örgüsünün varlığından söz etmek zor. Thomas soylu bir ailenin malikânesinde anne ve babasından ayrı olarak büyükanne ve babası tarafından büyütülür. Annesi romanın sonunda ortaya çıksa da, babasını asla göremeyiz. Çünkü anne ve babası 1. Dünya Savaşı yüzünden Litvanya sınırının Polonya tarafında kalmışlardır. Kitaptaki tüm olaylar hep çocuk Thomas’ın gözünden aktarılır. Thomas’ın gözünden vadi gizem ve tuhaflıklarla dolu olduğu kadar acımasızlık ve korkuyla da doludur. Savaşın getirdiği olaylardan etkilenmemiş gibi görünen vadide cinayet, ihanet, aşk ve intiharlarla dolu çalkantılımı bir yaşam vardır. Thomas da çocuksu masumluğuyla şahit olduğu olaylara bir anlam verme uğraşı içirişindedir. Kitapta öne çıkan en önemli tema Thomas’ın kişiliğinin şekillenmesi ve içsel olgunluğudur. Bildungsroman tadını andıran bu kitapta aslında bir karakterin oluşmasına tanıklık ediyoruz. Thomas’ın kişiliği olağandışı bir dünyada ve bir o kadar da sıra dışı şartlar gölgesinde gerçekleşiyor. Bir kere kendisine yol gösterecek bir anne baba figürü yoktur, bunun yerine büyük anne ve babası, köylüler ve arkadaşları kendisine yardımcı oluyor. Aslında Thomas tüm vadinin bir ürünü olarak karşımıza çıkıyor. İssa Vadisi her ne kadar kendi içinde bir dünya gibi görünse de dış dünyada meydana gelen olaylar buradaki karakterlerin davranışlarını pek çok şekilde etkiliyor. Sosyal ve ulusal çekişmeler, toprakların bölünmesi bile en başta Thomas’ı ailesinden koparıyor. Kitapta öne çıkan karakterlerden Balthazar da bu değişiklikler yüzünden akıl sağlığını yitiriyor. Aynı şekilde Surkonts ailesinin de konumu ciddi ölçüde değişikliğe uğruyor. Kitapta sıkça karşılaştığımız doğa tasvirleri de vadinin güzelliğini okuyucunun zihninde canlandırıyor. Doğa tasvirlerini oldukça başarılı buldum. Yemyeşil ormanlar, berrak sular, ırmaklar, balıklar, av hayvanları, çiçekler, böcekler bir şairin kaleminden ya da bir ressamın tuvalinden fırlamış gibi duruyor. Karakterlerin doğa ile olan ilişkileri de kitapta geniş yer tutuyor. Neredeyse her karakter doğa ile farklı bir ilişki içerisindedir. Kitabın sonunda ana karakterdeki değişimi fazlasıyla hissediyor ve görüyoruz. Thomas artık kitabın başındaki o masum çocukluğundan sıyrılmış bir delikanlı olmuştur. En büyük değişiklik düşüncelerinde gerçekleşir. Artık olayları ve karakterleri kabullenmekten vazgeçip onları sorgulamaya başlar. Kitabın son paragrafı bu konuda çok manidardır ve buraya kadar anlatmaya çalıştıklarımın bir özeti olabilecek nitelikte sanırım: “Geriye sana şans dilemek kalıyor. Bundan sonra yaşayacakların sonsuza kadar bir varsayım olarak kalacak, kimse tahmin edemeyecek, dünyanın seni nasıl biri yapacağını, neye doğru gitmekte olduğunu. İssa kıyısının cinleri senin üzerinde yapabileceklerinin en iyisini yaptılar, gerisi onların işi değil.”
İssa Vadisi
İssa VadisiCzeslaw Milosz · Monokl Yayınları · 202011 okunma
·
284 görüntüleme
Ebru okurunun profil resmi
Listeme ekledim sayenizde, emeğinize sağlık. 🌿
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.