Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

235 syf.
·
Puan vermedi
"... Water, water, everywhere, Nor any drop to drink." Bu dizeleri ilk duydugumda universite birinci sınıf öğrencisiydim. Garip bir yanılsamayla F.Drake ile ilişkilendirdim. Yıllar sonra kitabı okuyunca bu aptallığıma gülümsedim. illüstrasyonlara goz atinca basit bir eser oldugunu dusunerek esere haksizlik etmisim biraz. cocuk kitabi gorunumlu bu manzume hayati kutsal bir donguyle anlatan antik bir Sisifos soyleni. nedir bu kadar abarttigin derseniz kisaca bahsedeyim. yasli bir gemicinin siradisi yolculugu aslinda bizim siradan hayatlarimizin ozeti. kitap anlatici ve dinleyen arasinda geciyor. kararsiz bir dugun konuguna hikayesini aktaran denizcinin agzindan dinliyoruz yasami. Ve denizden dogar oyku. “Rıhtımdan uğurlandık, sefere yollandık, Çıkıp limandan açtık yelkenleri, Ardımızda kaldı kiliseyle tepe, Ardımızda kaldı deniz feneri. Güneş doğdu sol yanımızdan, Doğdu içinden denizin; Işıdı var gücüyle ve ateşten yüzüyle Battı sağda içine denizin. Tırmandı daha yükseğe her gün, Ta ki öğle vakti geldiğinde - ” Bir muddet sonra bir kuş misafir dahil olur sefere: albatros. Getirdigi ruzgarlarla tayfalarin gonlunu kazanip kutsallastirilir. "Gemiciler onu çağırdığında. Sis, bulut demedi, direğe tünedi, Geldi dokuz akşam geminin peşinden Ve gece boyu, sis varken koyu, Bembeyaz ışıdı Ay, beyaz sisin içinden" ancak nedendir bilinmez yasli gemici olduruverir kusu ansizin.“Kaptım oklu tüfeği, çektim hemen tetiği /Aldım albotrosun canını." Bu olay pek cok ugursuz hadiseye yol acar. Peki gemici albatrosu neden oldurdu? İlk aklimizda kivilcimlanan soru bu olur. Velakin kitabi bitirdikten sonra albatrosa donusup kosar adim beni katletmeye calisan ic sesimden kacan ben şu soruyu düşünmeye başladım: gemici albatrosu neden öldürmesin ki?edebiyatın her alanında yer edinen kuşlar özgürlüğü ve insanı aşan pek çok duyguyu simgeler. Yazdıgım dönemlerde alegorik bir hikayemde ben de faydalanmıştım kuşlardan. "..kuşu öldürdüler içinden avuç avuç kanat fışkırdı." diyerek saçmalamıştım biraz. :) peki gerçekten kuşun niyeti uçmak mıydı insancıl olmayan göklerde? Cemil Kavukçu bir hikayesinde kuşlar için; "Şairlere, yazarlara, bestekarlara, senin gibi duygusallara ilham veren o kuşlar hiç de masum değil. Denizlerde balık mı kaldı? Ne bulsa yiyor canavarlar. Onlara kefen giymiş çöplük kargaları diyorum." der. Gene insaflı olup masum görelim onları ama er ya da geç albatros öldürülmeli ve kendi elimizden olmalı ölümü. Kuşu göğüs kafesimize alarak tekrar soralım ; icinde suruklendigimiz adina beden dedigimiz bu gemide bir anda karsimiza bizden daha yuce bir dalgalanmayla cirpinan bir yaratik cikiyor ve onu bogazliyoruz. Ne canice değil mi? Oysa hikayenin aslı bu değil. Kuşcağıza saygı gösterip avucumuzda besleriz güzelliğini. O tombul kuş güçlendikçe bağrımızda zehirli bir ok saplanmaz mı her kanat çırpışında. Tüylerindeki çiğ aydınlıktan sarhoş olmakla gecen ömrümüz dingin bir hayaldir artik. Peki ya bu devingen saadetin arkası? Boşlukta süzülen bu kuşu zifiri karanlığa yollamanın vakti degil midir? Albatrosun katran karasına bulanmış tüylerinden kendi esaretimizi söküp almalıyız. Bu bir kıyım ritüelinden çok sonsuzluğa dumen krma denemesi. yasamda olumu, olumde yasami kanatlandirabilmek adina. gemicimiz de bu asamadan sonra tanik oldugu hadsiz tehlikede bunu yasama huzuru bulur. simdi adamin basina gelmeyen kalmadi neresi guzel bunun diyeceksiniz talihsiz okuyucu. ancak oku ceken sonsuzluga tesne el durtmustu gemiciyi, beni ve sizi de. "Ah, Düğün Konuğu, bil ki ruhum Yalnızdı uçsuz bucaksız bir denizde; Öyle ıssız bir yerdi ki orası Yoktu neredeyse Tanrı bile." Gemici, ruhunun issizliginda yureginde gunahinin agirligi boynunda hac misali sallanan kurbaniyla kimi zaman olumle karsilasir, kimi zaman icindeki seslerle. Gokyuzu ve denizin ortasinda dunya denen gokkusagina dahil olmusur. Bu onun icin bir ayrilis degil kesiftir. Albatrosunu uzanip gogsune hapsetmis arayisini heybesine atmistir. "Su, su, nereye baksan yalnızca su, Ama hiçbir yerde yok içecek bir damla" Bu dize arayisin ve ruhun derinliklerine seruvenin gerekliligini niteler. Gemicinin yolculugu ruhani boyutta ulasir ve hepimiz gibi bu sefere cikmaya can atar. "Güç bulamadan gülmeye, feryat etmeye Kaldık o kuraklıkta sesimiz çıkmadan. Isırıp kolumu emdim oradan kan, Haykırdım ‘Gemi geliyor!’ diye." Olumun ziyaretinden sonra vuku bulan olaylar katatonik tayfalar, mekanik calisma ilkeleriyle hareket eden bedenler ve digerleri Sisifosun kayasini tasimaya ilk elden gonullu olanlar. Kusu oldurdugu icin gemici bu cezadan azat mi edilmistir? Hayir, onun yükü daha ağırdır. Ölümle kucaklaşmış bir ruhta çürümüş bir hikayeyi taşımak. "Korkuyorum o kor gibi gözlerinden, Korkuyorum o sıska, boz elinden de.” “Korkma, Düğün Konuğu, korkma hiç; Bil ki ölmedi bu gördüğün gövde. Yalnızdım, yalnızdım, yapayalnızdım Uçsuz bucaksız bir denizde Ve işkence içindeki ruhuma Merhamet etmedi çıkıp bir aziz de. ... Gece gibi ülkeden ülkeye geçerim; Garip bir söz gücüm vardır; Yüzünü gördüğüm anda anlarım, Beni dinleyecek kimseyi tanırım: Bu hikâye hemen ona anlatılır." Evet bu manzume ilk çağ hikaye anlatıcıları kadınların eğirdikleri ip gibi döner dolaşır tinden tine. Gemicinin dediği gibi garip bir ağla avlar bizi. Belki bir albatrosla. Dikkatimi çekenler üzerinde durdum daha çok ancak yetkin bir göz alegorik numayisleri goz onune alirsa okunacak daha cok sey var eserde. simdilik albatrosumu avlamakla yetinecegim. bir sonraki okumada pesine takilma firsati bulurum belki.
Yaşlı Gemici
Yaşlı GemiciSamuel Taylor Coleridge · İletişim Yayınları · 2018737 okunma
··
547 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Amerikan dili ve edebiyatına uzak kalmış birisi olarak yıllar önce Homer Simpson sayesinde fark etmiştim bu şiiri (Albatrosu yiyordu doğal olarak:) Tahmin ettiğim gibi bir inceleme olmuş, çok teşekkürler. Umarım bir gün kuşların ilham verdiği o öyküyü de okuma fırsatım olur. Elinize sağlık.
tabula rasa okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, umarım :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.