Dokuz Yüz Katlı İnsan Batının tanımladığı, sınırlarını belirleyerek bilim adını verdiği bir sahada, İslam medeniyetinin yok sayılan birikimini okuyoruz. Bu birikim vahyin aydınlattığı bir hazine. Vahyin çizdiği sınırları kollayan alimlerimizin, insanı tanıma konusunda katettiği mesafe. Bu mesafenin adı tasavvuf. Modern anlayışın insanı sınırlayan, bir kalıba sokan ufkunun ötesinde. Kitabın sorduğu soru şu: Psikoloji biliminin, her şeye kolaylıkla sahip olan, kendilerine yaşamak adına bir amaç belirleyemeyen ve çeşitli şekillerde yaralanan modern zaman insanına verecek bir cevabı var mı ? Onları bu hayata bağlayacak bir söz, bir dayanak? Günü kurtaran ve insanı ancak bulunduğu nefs katına bağlayan çözümler modern insana bir gelecek vadetmiyor. Hâl böyle olunca Nasrettin hoca misali herkes bulamayacağını içten içe bilmesine rağmen, daha iyi bir çözümü de olmadığı için, kaybını başka başka yerlerde arıyor. Özüne ve yaratanına yabancı, kaybolmuş insana, kendini hatırlatmak istediğini söyleyebiliriz. Merter’e göre insanı yiyip bitiren kendini bilmemesi, dolayısıyla Rabbi’ni tanımaktan da uzak olması. İslam’ın baktığı yer hariç tüm yönlerle ilgilenmiş, tamamını değerlendirmiş psikoloji biliminin insanı tanıma ve tanımlama konusunda yol almaya çalışırken, nasıl çırpındığını söylüyor. Bu sürecin, onu yaratanı devreye sokmadan aşılamayacak bir merhale olduğunun üstünde duruyor. Bunların yanında kitap ekseriyetle yazarın kişisel tecrübelerini içeriyor. Çeşitli eserlerden, tasavvuf büyüklerinin insana bakışına dair görüşlerine yer verilerek, insanı anlamaktan çok uzak psikolojik yaklaşımlara, bir alternatif sunuluyor. Bilimsel bir psikoloji kitabı olmadığını belirterek, tasavvuf ve psikoloji bağlantısının nasıl kurulduğunu merak edenlere tavsiye edebilirim. instagram.com/p/CMU8aeEFwq0/?...

Dokuz Yüz Katlı İnsanMustafa Merter · Kaknüs Yayınları · 2007914 okunma

·

11 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.