Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

16. Yüzyıl mistiklerinden Sienalı Alda'nın hayatını anlatan çalışmalar, onun taş döşeli yatakta yattığını, kendini zincirle kırbaçlattığını, vücuduna dikenler sardığını, Mesih'in ayağını delen türden ağaç çiviyle bedenini çentip oyduğunu aktarır. Montaulu Dorothi de Mesih'in çarmıha gerildikten sonra yüzüstü defnedildiği gibi kendisini çarmıh pozisyonuna getirir, tüm ağırlığıyla ayak parmağı ve burnu yere gelecek şekilde yüzüstü yatardı. Latin Hristiyan dünyasında da o dönem benzer nedenlerle benzer işkencelere dair kayıtlar bulunmaktadır. Kıldan elbiseler giymek, iplerle kendini sımsıkı bağlamak, açılmış yaralara bitleri sürmek, kendi uykusuna engel olmak, yemeklere kül ve tuz karıştırmak (yenmeyecek hale getirmek), göğüslerine ısırgan sürmek vs. o bölgede kaydedilen asetik uygulamalarından bazılarıdır. Kırık camların içerisinde yuvarlanmak, fırınların içine atlamak, kendini darağaçlarına asarak baş aşağı ibadet etmek (bu esnada mucizevi şekilde eteklerinin açılmadığı iddia edilir) kadınların çokça yaptığı işkencelerdendi. Kadınlar manastırda toplanıp kendilerini yaralarlar, kanlarını akıtırlardı. Bağırmaları manastırı inletirdi ve bu seslerin Rabb için bütün melodilerden daha güzel olduğuna inanırlardı. Yemekten uzak durma pek çok asetizm uygulamasından biriydi. Her ne kadar Henry Suso, James Oldo, Luxembourglu Peter gibi erkek mistikler de bu işkenceleri yapmışsa da bu tarz asetizm daha çok kadın işiydi. Kadınların bu uygulamalarının arkasında bazı kadınların eski Akdeniz fikri olan kadın bedeninin kirliliği anlayışının yattığı düşünülmektedir. Zira pek çok Ortaçağ azizesi ayin kıyafetlerine çıplak elle dokunmuyordu. Mesela Marsilyalı Douceline ve Aywieresli Lutgard, bedensel temas konusunda obsesif bir korku geliştirmişti. Montefalcolu Clara, bir erkek tarafından dokunulmaktansa cehennemde kalmayı tercih edeceğini söylemiştir. Bazı azizelerin, baş keşişin veya diğer erkeklerin onlara dokunmalarının gerektiği durumlarda Mesih'in elini araya koyduğu vizyonlar yaşadıkları aktarılmaktadır. Ortaçağ'da manastır odalarında daha pek çok ilginçlikler yaşanıyordu. Kadın rahibeler, kendilerine işkenceye varacak şekilde açlık uygulamalarına giriyorlardı. Dahası havada uçmak, stigmata, gözeneklerden yağ, şarap ve diğer maddeler çıkarmak vb. pek çok sıra dışı haller ortaya koyuyorlardı. Onlar kendi bedenlerini de yiyecek olarak insanlara takdim ediyordu. Mesela bakire olduğu halde kendi sütünü sağan, tükürüğüyle hastaları tedavi eden azizeler vardı. Azizelerin yardım davranışları bu kadarla da kalmayıp bugün için iğrenç kabul edilecek işler de yapıyorlardı. Mesela Foglignolu Angela, yaralardaki iltihabı içiyor, yara kabuklarını ve hastaların bedenlerindeki bitleri yiyor, iltihabın evharistiya şarabı gibi lezzetli olduğunu söylüyordu. Tanrı'yla (Mesih) birlik deneyimleri vb. manevi hallerden söz ediyorlardı. Bu kadınlar manevi destekle hayatta kalan azizeler olarak nitelendiriliyorlardı. İnsanlar bunların hikayelerini sürekli duyuyor ve onlar gibi olmak için çabalıyorlardı. Dahası onların halleri bazı inanmayan insanların ihtidasına vesile oluyordu.
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.