İpek ve Bakır, Tomris Uyar'ın güzel öykülerini bir araya getiren üzüm salkımı.
Öykülerinde yalnız ve aydın kadının varolma/ ayakta kalma savaşını anlatır.
Bu kitabın bence en güzel öyküsü ilk öykü : Çiçek Dirilticileri
Bu öyküde topluma hakim bir düşünce tersyüz edilmiş. Kadının erkeğe en azından psikolojik olarak bağımlı olduğuna inanılan bir ülkede karısını aşamayan bir erkeği anlatır.
( Yoksa toplumda böyle bir eğilim yok da erkekler egolarını tatmin için mi bu yalanı yarattılar ve ona inandılar)
Erkek kahraman en yakınlarını -annesini ve babasını- karısından gizli ziyaret etmektedir.
Belki kadın da durumun farkındadır; ne ki durum değişiminden bir yarar ummadığı için yaşananları bilmiyormuş gibi davranır.( Yoksa kadınlar gizlediğimizi zannettiğimiz olayları hep bildiler de biz mi onların bunu bildiklerini bimedik)
Ah ! İki yüzlü dünya.
Yazarın öykülerinde kuralları yıkan, sınırları aşan hep kadındır. Bu öyküde de düzeni bozan ve öyküyü başlatan bir kadın;yani öykünün kahramanı küçük kız : Hem çiçek diriltici dedenin odasına yasağa rağmen girer hem de eve döndüklerinde babasının anlatamadığı gerçeği annenin yüzüne haykırır:" Babaanneye gittik, dedeyi çok sevdim."der.
Artık kadının ve erkeğin acısı sona ermiştir. Artık kadın, kocasının aile ziyaretine onay verip vermeme ikileminin gidiş gelişlerini bitirir. Artık erkek kızıyla eve döndüğünde yere bakarak: " Sinemaya gitmiştik de." demekten kurtulur.
Kız çocuğu büyüyü bozar, ikiyüzlülüğü bitirir.
Eline sağlık öykünün anası.
" Öldün öykü anısız kaldı."