Okurken aklıma Oğuz Atay üslubu geldi. Kısa ve kesik cümleler. Daldan dala atlanılan konular. Hayatın içinde yer alan devinimi dert eden bakış. Bir türlü oturmayan sıradanlığın vermiş olduğu huzursuzluk hali. Hiçbir şey yapmadan her şeyin değişmesini isteyen zihinsel yoğunluk, bedensel pasiflik hali. Bu ruh halini yaşayan o kadar yaşantı var ki, düşüncelerini yazmak çok satır gerektirir.
Karakterimiz Cemil o kadar çok konuşuyor ki, oturduğu toplu konutların inşaasını anlatırken bile Türkiye'de sorun olan meseleleri bile çaktırmadan okuyucuya çarpıyor. Masada otururken düşünmeye başladığında daldan dala çok güzel atlayabiliyor. Hayatında gerçek olan şeyler editöre basılması umuduyla verdiği roman, eşi Nazlı ve arkadaşları geri kalanlar sadece düşünce...
Gündelik hayatlarımızın sıradanlığı, ardından gelen o bitip tükenmez bıkkınlığımız. Mütemadiyen bir kaçma hali. Yer yer muhteşem cümleler ve aforizmalar...