Küçük küçük, girişi ve gelişmesi olan ama sonuçlanmayan, sanki bir fotoğrafa bakıp hikaye uydurma oyunuymuş ya da kulak misafiri veya şahit olunan bir zaman bölümünü tasvir etmeye çalışıyormuş gibi yazılmış hikayeciklerden oluşuyor kitap. Hikayenin içeriği değil önemli olan, karakterlerin yaraları, hissiyatları, aslına bakarsanız bütün olarak durumları anlatılan. Memleketimden insan manzaraları gibi... Biraz kasvetli, herkes mutsuz, hüzünlü, yaralı, sorunlu... Ama düşünme tarzını, bakış açısını, gözlemleme yeteneğini sevdim. Barış Bıçakçı'nın bir romanını okumayı deneyeceğim.