"Canan'la otobūslerde geçirdiğimiz uzun gecelerden birinde, hevesli yolcuların da isteklendirmesiyle muavinin videoya ikinci bir filmin kasetini takmasından sonra, birkaç dakika, bazan yorgun, kararsız bir büyülenme, kesin, ama hedefsiz bir iradesizlik duygusuna kapılır, kendimizi rastlantı ve zorunluluğun anlamını sezemediğimiz bir oyununa bırakır ve daha önceden yaşanmış bir dakikayı, başka bir koltukta başka bir bakışta yeniden yaşıyor olmanın şaşkınlığıyla hayat denen gizli ve hesaplanılmamış geometrinin sırrını keşfetmek üzere olduğumuzu hisseder ekrandaki ağaç gölgelerinin, tabancalı adamın soluk görüntüsünün ve video kırmızısı elmaların ve mekanik seslerin arkasındaki anlamı coşkuyla tam adlandırırken farkederdik ki, biz bu filmi daha önceden görmüşüz!"
Yukarıdaki cümle tahminimce Türk edebiyatının en uzun cümlesi niteliğini taşıyor.
Bu cümlenin hangi yazara ait olduğu tahminleri bekliyorum ve bundan daha uzun bi cümle bulan varsa lütfen paylaşsın.