“Kurmaca dünyanın insanları, gerçek dünyanın insanlarının yanında çok daha boyutludur, çok daha ölümsüzdür.” diyor Erdal Öz. Yaşamın içinde onca var olan sığlığı aşmamız, o sığlıkları yazınsal bir dille derinliğe ulaştırmamızla mümkündür bu yüzden. Başka türlü; parçalanmış, iğdiş edilmiş, yarım olmuş insanların “bütünlüklü insan” ve elbette toplumsal-tarihsel birey haline dönüşmesi gerçekleşemez. O zaman genel olarak sanatın, yazının, burada öykünün, hiç kuşkusuz “çizilen o büyülü dünya”nın da anlamı olmayacaktır. Kısaca, Erdal Öz için: “İyi bir öykü, bir başkasına anlatılamamalıdır. İyi bir öykü özetlenememelidir. İyi bir öykü, anlatılan değil, yazılandır.” Okur açısından da okunan’dır demek gerekiyor.