Bu kitapta “Hayat bayram olsa!” benzeri bir esinti, bir garip Yeşilçam dokusu var. Tebriz’de bir sokak çocuğu: Emircan! Korku dolu bir hayat... Bir grup arkadaşı ile birlikte izbelerde, barakalarda, inşaatlarda yatıyor. Hayat oyununda bütün kaybedenler gibi bu çocuklar da hınç dolu… Çalıyor, yağmalıyor, kendilerinden güçsüz kimi bulurlarsa eziyet ediyorlar. Geceleri birbirlerine sığınıyor ve güçlü durmaya çalışıyorlar. Ganimetleri eşit paylaşıyorlar. Herkes bu yağmaya katılmak zorunda ama Emircan farklı! Cümle mahlukâta bir derviş edâsıyla bakıyor. İnsanî duyarlılıkları çok yüksek… Öyle ki açken, yorgunken, dayak yedikten sonra bile iç konuşmalarında öfkeden eser yok. Polyanna Tebriz’de reenkarne olmuş gibi hissettim. Diğer sokak çocukları da sık sık bu durumla alay ediyorlar. Sonunda yağma faaliyetlerine katılmadığı için grup Emircan’ı dışlıyor. Emircan’ın Majid Ağa isminde yoksul bir ihtiyar dostu var. Fırsat buldukça dertleştiği, masal ve öğütlerini dinlediği bir dost... Bir de vitrinde duran çok sevdiği kırmızı bir balık. Arka planda işleyen bir İran-Irak savaşı var. Devlet sokak çocuklarını asker yapmak üzere toplamaya çalışıyor. Çocuklar sürekli bir kaçış ve saklanma hâlinde… Dikkatsiz bir ânında Emircan yakalanıyor ve askere alınıyor. Girişte, muayene sırasında, doktorun kanı ısnıyor Emircan’a. Orta düzey işitme yetersizliğini gerekçe göstererek onun askerlik yapamacağını bildirir bir rapor hazırlayıp çocuğu kendi yanına yardımcı olarak alıyor. Belirli bir zaman sonra da onu manevi çocuğu olarak kabul edip askerlikten onu kurtarıyor. Cebine harçlık koyup Tebriz’deki yaşlı bir dostuna gitmesini öğütlüyor. Sonra mı? Sonrası Yeşilçam’a yaraşır bir tesadüfle ilerliyor. Bilin bakalım o yaşlı dost kim? Majid Ağa! Meğer bizim Majid Ağa varlıklı bir insanmış fakat belli etmiyormuş. Emircan’ı koruması için doktora yazan da oymuş. Ailesini kaybettiği için yapayalnız kalan bu adamı, sefil vaziyetteki sokak çocuğunun dostluğu tatmin ediyormuş. Zenginliğinin ortaya çıkması hâlinde bu dostluğun büyüsünü yitirmesinden korkuyormuş. Ne var ne yok anlattım. Okumanıza gerek kalmadı galiba. Neyse üzülmeyin. Sonunu da bağlayayım bari. Emircan, bütün sokak çocuklarına liderlik ederek neredeyse hepsini, Majid Ağa’nın da yardımlarıyla, sokak hayatından kurtardı. Çok büyük bir iyilik hareketi başlattı.
Son derece iyi niyetle yazılmış, insanî duyarlılıklara sahip çıkmaya çalışan bir kitap ancak hayatın doğal akışına pek uymayan bölümlerin varlığını es geçemeyiz. Ayrıca yazar; Emircan’ın içine bir parça da hırs, öfke ve günah işleme arzusu, bunların yanına da pişmanlık koymalıydı. Taze bitirdim ve yazdım. İşte durum böyle...