Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
5/10 puan verdi
Bu kitapta “Hayat bayram olsa!” benzeri bir esinti, bir garip Yeşilçam dokusu var. Tebriz’de bir sokak çocuğu: Emircan! Korku dolu bir hayat... Bir grup arkadaşı ile birlikte izbelerde, barakalarda, inşaatlarda yatıyor. Hayat oyununda bütün kaybedenler gibi bu çocuklar da hınç dolu… Çalıyor, yağmalıyor, kendilerinden güçsüz kimi bulurlarsa eziyet ediyorlar. Geceleri birbirlerine sığınıyor ve güçlü durmaya çalışıyorlar. Ganimetleri eşit paylaşıyorlar. Herkes bu yağmaya katılmak zorunda ama Emircan farklı! Cümle mahlukâta bir derviş edâsıyla bakıyor. İnsanî duyarlılıkları çok yüksek… Öyle ki açken, yorgunken, dayak yedikten sonra bile iç konuşmalarında öfkeden eser yok. Polyanna Tebriz’de reenkarne olmuş gibi hissettim. Diğer sokak çocukları da sık sık bu durumla alay ediyorlar. Sonunda yağma faaliyetlerine katılmadığı için grup Emircan’ı dışlıyor. Emircan’ın Majid Ağa isminde yoksul bir ihtiyar dostu var. Fırsat buldukça dertleştiği, masal ve öğütlerini dinlediği bir dost... Bir de vitrinde duran çok sevdiği kırmızı bir balık. Arka planda işleyen bir İran-Irak savaşı var. Devlet sokak çocuklarını asker yapmak üzere toplamaya çalışıyor. Çocuklar sürekli bir kaçış ve saklanma hâlinde… Dikkatsiz bir ânında Emircan yakalanıyor ve askere alınıyor. Girişte, muayene sırasında, doktorun kanı ısnıyor Emircan’a. Orta düzey işitme yetersizliğini gerekçe göstererek onun askerlik yapamacağını bildirir bir rapor hazırlayıp çocuğu kendi yanına yardımcı olarak alıyor. Belirli bir zaman sonra da onu manevi çocuğu olarak kabul edip askerlikten onu kurtarıyor. Cebine harçlık koyup Tebriz’deki yaşlı bir dostuna gitmesini öğütlüyor. Sonra mı? Sonrası Yeşilçam’a yaraşır bir tesadüfle ilerliyor. Bilin bakalım o yaşlı dost kim? Majid Ağa! Meğer bizim Majid Ağa varlıklı bir insanmış fakat belli etmiyormuş. Emircan’ı koruması için doktora yazan da oymuş. Ailesini kaybettiği için yapayalnız kalan bu adamı, sefil vaziyetteki sokak çocuğunun dostluğu tatmin ediyormuş. Zenginliğinin ortaya çıkması hâlinde bu dostluğun büyüsünü yitirmesinden korkuyormuş. Ne var ne yok anlattım. Okumanıza gerek kalmadı galiba. Neyse üzülmeyin. Sonunu da bağlayayım bari. Emircan, bütün sokak çocuklarına liderlik ederek neredeyse hepsini, Majid Ağa’nın da yardımlarıyla, sokak hayatından kurtardı. Çok büyük bir iyilik hareketi başlattı. Son derece iyi niyetle yazılmış, insanî duyarlılıklara sahip çıkmaya çalışan bir kitap ancak hayatın doğal akışına pek uymayan bölümlerin varlığını es geçemeyiz. Ayrıca yazar; Emircan’ın içine bir parça da hırs, öfke ve günah işleme arzusu, bunların yanına da pişmanlık koymalıydı. Taze bitirdim ve yazdım. İşte durum böyle...
Dünyayı Sırtında Taşıyan Balık
Dünyayı Sırtında Taşıyan BalıkÖzgür Balpınar · Timaş Yayınları · 2020926 okunma
·
243 görüntüleme
Yaz Yağmuru okurunun profil resmi
Hayatin doğal akışına ne uymuyormus pardon? Ayrıca insanlığı öğrensin diyoruz, hırs ve öfkenin okuyanlara ne örnek davranışı olacaktı? İncelemenizi beğenmedim!
Hüseyin Öztürk okurunun profil resmi
Merhaba Yaz Yağmuru, Kitabı bu kadar beğenmiş olmana ve sana böylesi derin duygular hissettirmiş olmasına sevindim. Eğer öyle olmasaydı bu denli güçlü bir savunma refleksi göstermezdin diye tahmin ediyorum. Böylesi duru bir kalbin olduğu için çok kısmetlisin. Sorularına elimden geldiği kadar yanıt vereyim. Bence bu kitapta hayatın doğal akışına uymayan şeyler şunlar: Bir insan hayatının her ânında bütünüyle berrak gönüllü, sürekli şefkatli, her zaman sıcakkanlı olamaz. Kendini ve etraftaki insanları düşünerek bunu kavrayabileceğini sanıyorum. Her zaman iyi misin? Çevrendekiler her vakit merhametli midir? Bazen hırslı ya da öfkeli davrandıkları olmaz mı? Ama Emircan'ın Tebriz'de doğmuş bir Pollyanna olduğunu düşündüm ben okurken. İnsanları kötülükten alıkoymanın yolu onlara sürekli iyi şeyler göstermek değildir. Kötü duygu ve eylemlerin sonuçlarından onları haberdar ederek de bunu yapabiliriz. Hatta bu daha iyi bir yöntemdir. Hırsın ve öfkenin sonuçlarını görürsek bu duyguları neden kontrol etmemiz gerektiğini de anlarız. Ayrıca zorla götürüldüğü şu askerlik macerasında Majid Ağa'nın tanıdığı doktorla karşılaşması aşırı bir tesadüf değil mi sence? Bence burası da hayatın doğasına pek uymuyor. Ben askerlik yaptığım için uymadığını düşündüm. Tabii yine karar senin... Peki ya Majid Ağa'nın onca zenginliğe rağmen ıstırap içindeki Emircan'ın biraz olsun elinden tutmayışına ne diyeceğiz? İşin sonunda Emircan'ın hızlandırılmış şekilde büyük bir iyilik hareketi başlatma biçimi de yine insanı gülümseten türden durumlar. Yaptığım incelemede yazarın iyi niyetli olduğunu açıkça ifade ettim zaten. Elinden geleni yapmış. Ben de eleştirimi yaptım. Onu kırmamaya çalıştım. Mümkün olduğu kadar sözcüklerimi seçerek yazdım. Eleştiri, bir insanın yazarlık yeteneklerini güçlendirir. Elbette düşüncelerini yadırgamıyorum. Birbirimizden farklı düşünebiliriz. Sen bir eseri beğenirken ben sevmeyebilirim fakat lütfen duygularını ve düşüncelerini beni incitmeyecek şekilde ifade etmeyi dene olur mu? Yorum yazdığın için teşekkürler... Selamlar...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.