Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
" Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her sıkıntının üstesinden gelebilir. " Nietzsche'nin de ifade ettiği gibi Martin'in yaşama nedeni olan Ruth varken aç susuz, günde ondokuz saat çalışıp, yazar olmak ve toplumun üst sınıfı olarak görülen hayata girmek için mücadele veriyordu. Ve Martin başardı da.. Fakat Martin in kendine olan inancı ve başarısının gerçekleşeceği düşüncesine kimse inanmadı. Aşık olduğu Ruth bile ! Ne ablası , ne kardeşi , ne eniştesi, ne de tanıdığı insanlar.. Ama Martin herkese ve her şeye rağmen küçük bir odada, ücret karşılığında kiraladığı daktilosuyla yazmaktan vazgeçmedi. Yazdığı hikayeleri , şiirleri dergilere gönderdi. Fakat hiçbir dergiden dönüş alamadı. Yine umudunu yitirmedi. Yazıları o kadar çok reddedildi ki hatta editörlerin insan olmadığını birer makina olduğunu düşünmeye başladı. İnanmak başarmanın yarısıdır. Martin mücadelesinin sonunda yazılarıyla dergilerin dikkatini çekmeyi başardı. Daha sonra yazdığı roman ise basılınca biranda bütün kapılar ardına kadar açılmaya başladı. Artık Martin ünlü, popüler bir yazar olmuştu. Ama Martin bu olup bitenler den mutlu olması gerekirken tam aksine her geçen gün mutsuzlaşıyordu... Çünkü o işçi sınıfının alt sınıfından, entelektüel, aristokrat, zengin olan üst sınıfa yükselmiş, onların o yalancı, samimiyetsiz, bilgisiz, sadece gösteriş dolu dünyasını görmüştü. Hayal ettiği , arzuladığı dünya değildi ve Martin hayal kırıklığına uğramıştı... Martin, toplumun kişileri ekonomik duruma, makam ve mevkiye göre dizayn ettiğini apaçık anlatmıştır. Hatta kitaptaki şu sözleriyle günümüze bir gönderme yapmıştır. "Geçmişte işçi sınıfına göre daha derli toplu görünen, iyi giyimli kimselerin zekânın iktidarına ve güzelliği takdir gücüne sahip olduğuna sanmakla ne büyük aptallık etmişti. Kültürün giyimle atbaşı gittiğine, üniversite eğitimiyle derin bilginin aynı şeyler olduğuna inanarak nasıl da kendini kandırmıştı." Değişimin anahtarı kitaplar... “Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.” Aslında Martin bizlere insanın istediği ve çalıştığı sürece değişeceğini göstermektedir. Martin, önce dil bilgisini öğrenmeye ,kelime dağarcığını arttırarak daha düzgün cümleler ile konuşmaya başlar. Daha sonra kütüphane ye gidip saatlerce, günlerce, aylarca sular seller gibi durmadan kitap okumaya başlar. Okuma serüveni dönemin önemli fikir insanlarının yapıtları ile tanışmasıyla devam eden Martin, artık Charles Darwin’in, Herbert Spenser’in, Karl Marx’ın ve Friedrich Nietzsche’nin düşüncelerini araştırmakta, hatta bu düşünceleri birbirleriyle neredeyse yarıştırmaktadır. Ve değişim büyük ölçüde başlamıştı... “Yaşamayı arzu etmeyen bir hayat, sona erme yoluna girmiş demektir.” Martin, kitap okumadan bilgi sahibi olunmayacağını, bilgi sahibi olunmadan ise fikir sahibi olunmayacağı mesajını okurlara vermiştir. Bugünün en büyük problemlerinden biriside muhakkak okumadan, bilgi sahibi olmadan sadece fanatizm üzerinden fikir sahibi olduklarını iddia edenlerdir. Maalesef bu durumun en üzücü tarafı da bu tür insanların toplumda tutunması ve söz sahibi olmasıdır. Unutmayalım ki okuyan bilgi sahibi olur, bilgi sahibi olan fikir sahibi olur ve fikir sahibi olanlar ise bunu insanlara, topluma fayda sağlaması için kağıda, yazıya dökerek topluma fayda sağlamaya çalışır. Toplumsal sınıf sorunlarını ustaca ifade eden Martin, aynı zamanda bu durumun oluşturduğu sahte ve samimiyetsiz aristokratları aşırı bir dille yermiştir. Ekonomik olarak yükseldikçe insanların çıkar savaşları onu günden güne eritirken artık yükselmenin onu tükettiğini düşünerek her şeyi terk etti..
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,5bin okunma
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.