Osmanlıca dersimden geçmek için zorunlu olarak aldığım kitabın ilk sayfalarında çok öfkelenmiştim “Ben bunu nasıl okuyayım” diye. Devam ettikçe anlamını bilmediğim birçok kelimeye rağmen kitap elimde akıp gitti. Bir şekilde cümlenin akışı ile birlikte kelimelerin anlamlarını anladım. Dilini bilmediğim bir şarkıyı dinlemek gibiydi, bir şekilde anlıyor, hissediyor ve keyif alıyordum. İhsan Oktay Anar ile Suskunlar kitabı ile tanıştım, sonrasında hemen Puslu Kıtalar Atlası’na geçtim ve diline olan hayranlığım arttı. Beni olumlu anlamda şaşırtan ve ön yargımı kıran ilk yazar oldu İhsan Oktay Anar. “Benlik değil” diyeceğim bir tarzı benlik hale getirdi.