"Mutlaka Kazanacağız": Doğum Günün Kutlu Olsun
Kim bilir, Yaşar Kemal İnce Memed ile Yılmaz Güney’i anlatıyordu belki de bize; Memed’in Hatçe’ye olan aşkını, Toroslar’dan geçişini, zulme başkaldırışını… Ne de güzel oynardı İnce Memed’i Yılmaz Güney.
"Dost ve düşman herkes bilsin ki, kazanacağız… Mutlaka kazanacağız."
Yılmaz Güney, 18 Mart 1984
Kırları, tahta masalı kahveleri seven, ömrü hapislerde geçen, bir sanatçının yaşayamayacağı acıları yaşayan, sürgünde hayatını kaybeden, “Umutsuzlar” filminde Çiğdem’e (Filiz Akın)
“Senin masallarındaki iyi insanlar nereye gitti?” diye soran Yılmaz Güney, nüfus kâğıdına göre bugün seksen yaşında… Yani bugün onun doğum günü.
“Yılmaz Güney ölmez!”
Çocuklar en çok sevmişti onu, en çok onlar alkışlamışlardı onu ve en çok onlar ağlamıştı ölümüne, gitmesine.
Diyarbakır Bağlar’da Adilo’nun bağevinin arkasındaki kuçelerde mahallenin diğer çocuklarıyla mesken tutarken abelerimiz ablalarımız, yakılıp yıkılmış talan edilmemişken daha, Sur’un Ali Paşa burçlarını kendilerine mesken edip oralarda oynayan çocuklar onun ölümünü öğleye doğru öğrenirler.
Pantolonunun arkasında yoksulluğunun izini taşıyan kocaman bir yama bulunan 10-12 yaşlarındaki bir çocuk kahvenin önünde fısıltılı bir şekilde (çünkü ondan söz etmeyi de yasaklamışlardı) konuşan abelerinden duyar onun ölüm haberini.
Koşarak sokakları, caddeleri arşınlar. Çocuğun ağlayarak söylediği “…öldi…öldi…öldi…” sesini duyanlar damlara çıkar. Kimi birbirine bakar, kimi pencereden bakar, kimisi işini yarım bırakır… Öyle ya çocuklar bile oyunlarını yarım bırakırlar.
Oyun oynamayı bırakan çocuklardan biri hızla koşar ve haberi getiren çocuğun üzerine atlayarak bağırır: “Yalan söylisen. Yılmaz Güney ölmez!” Alttaki çocuk ve üstteki çocuk hüngür hüngür ağlarlar.
Sonra mevsimler geçer ve her şey ve herkes yitirilmeye başlanır.
Bir sabah, kuçeleri mesken tutan abelerimiz ablalarımız başka yerleri mesken tutmaya gittiler… Onlar gidince kuçelerimiz daha bir kimsesiz kaldı.
Her şey birden bire oluvermişti işte.
Hayat bu, bilinmez ki, bilemeyeceğiz de…
Kim bilir, Yaşar Kemal İnce Memed ile Yılmaz Güney’i anlatıyordu belki de bize; Memed’in Hatçe’ye olan aşkını, Toroslar’dan geçişini, zulme başkaldırışını…
Ne de güzel oynardı İnce Memed’i Yılmaz Güney.
Bisikletiyle film bobinleri taşıyan çocuk
Yaşar Kemal 1953 kışının İstanbul soğuğunun yokluğunda, üst üstte eldivenler giyerek İnce Memed’i yaratıp alıp onu Toros Dağlarına çıkarırken, 1937’nin 1 Nisanı’nda sarı sıcakların yaşandığı, bereketli toprakların bereketi içinde, Adana’nın Yüreğir Ovası’nın Yenice Köyü’nde Muş Vartolu Gûle ile Urfa Siverekli Hamo’nun çocuğu olarak dünyaya gelen Yılmaz Güney Toros Dağları’nın aşağısında bisikletiyle film bobinleri taşır sinema salonlarına.
Dedik ya, nüfus kâğıdına göre bugün Yılmaz Güney seksen yaşında… Yani bugün onun doğum günü.
“Yarın bizim çünkü…”
Yılmaz Güney, 1974 yılında Selimiye Cezaevi’ndeyken doğum günü olan 1 Nisan’da eşi Fatoş Güney’e yazdığı bir mektupta şunları söyler:
Sevgili yavrum,
Nüfus kağıdıma göre bugün otuz sekiz yaşıma girdim. Önümüzde, denenmemiş acılarla dolu kimbilir kaç yıl kaldı. Hayatı kendim için yaşamıyorum. Acılara da kendim için katlanmıyorum. Ve korkmuyorum hiçbir şeyden, başıma gelecekleri de biliyorum.
Yüzlerce, binlerce yıl yaşayacağız. Yarın bizim çünkü… Biz öleceğiz, ama çocuklarımız bırakacağımız mirası taşıyacaklar yüreklerinde… Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları tanımayacaklar…
Sevgili çocuk, demir yürekli kadınım… Korkular, acılar… Yenilecektir bir gün… İnsanoğlunun yıkılmaz inancı ezecektir vahşeti… Mutlaka ezecektir…
İnsanları taş duvarlar, demir parmaklıklar arasında terbiye etmeyi, onların düşüncelerini önlemeyi düşünen anlayış yıkılacaktır… Taş duvarlar, kelepçeler, zincirler, demir kapılar yok olacaktır…
Sevgili… Bahar bütün kuşları, çayırları ve çiçekleri ile geldi… Bahar biziz sevgili, biziz baharı yaratan… Bahar yeni baharlara varacak içimizde ağaç, kuş, çiçek bizimle güzeldir.
Sevgili… Çünkü ona can veren biziz.
Otuz sekiz yaşım, ranzam ve daş duvarım…
Parmaklığım… Kelepçem, kırlangıç kuşları ve oğlum ve karım ve anam… hepiniz…
#yılmazgüney ❤