Belki de şu zamana kadar okuduğum en üzücü eserdir. Çoğu kitap genelde kurgusallıkla beraber bir veya birkaç kişinin üzücü durumunu anlatır. Kitap bitiminde üzüldüğümüz kişi veya kişiler belli başlıdır. Ama bu kitapta öyle mi... En başından en sonuna kadar yüzlerce insanın gerçek savaş öyküsüyle, yaşamlarıyla dolu. Bu yaşamları dile getirenler de bizzat savaşın ortasında o acıyı yaşamış insanlar... Yazara düşen o insanlara savaştan uzun yıllar sonra o insanlara teker teker ulaşıp savaş günlerini anlatmalarını istemesi ve bunları kayıt altına alarak yazıya dökmesi olmuştur. Kitap ll. Dünya Savaşı'nın izlerini günümüze taşıyor. Savaşın ne kadar kötü olduğunu az çok hepimiz biliyoruz. Ama bu kötülüğün birde kapısını aralayıp içinde neler var ne hikayeler var diyip bakmamızı sağlamış bu kitap. Kan.. ter... gözyaşı... Çoğu anlatıcı savaş zamanında o kadar acı çekmiş ki o günleri hatırlamak istemediğini de açık açık ifade ediyor. Kimisi eşini, kimisi çocuğunu kimisi kardeşini veya babasını yitiren yüzlerce hayat... Kitabın kapağında 2015 Nobel edebiyat ödüllü yazısını görmüştüm okumaya başlamadan. Merak etmiştim nasıl bir içerik sunulmuş ki bu ödüle layık gösterilmiş. Okuyunca anladım. Kitap aslında acıya gizlenmiş bin türlü duygunun beşiği haline gelmiş.. Sevgi, aşk, mutluluk ve en çok da acı dolu hayatlar karşılıyor insanı. Tüm bunların içinde yazar bunları kadınlardan aldığı yaşam hikayeleriyle doldurmuş. Savaşta kadının acı ve ızdırap dolu halini gözler önüne seren bu kitap gerçekten de ödülü sonuna kadar hak ediyor... Acının kadını erkeği yok ama acıya kapıyı aralayıp savaş anında ne tür acılar var diye merak eden okur arkadaşlara okumalarını tavsiye ederim. Kadının savaş ortasında neler yaşadığına bir de kendi ağızlarından dinleyin derim. Hepinize keyifli okumalar. Sağlıcakla kalın...

Kadın Yok Savaşın YüzündeSvetlana Aleksiyeviç · Kafka Yayınları · 20161,052 okunma

·

121 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.