Gönderi

48 syf.
·
Not rated
·
Read in 1 hours
43 sayfalık kısacık bir kitap olmasına rağmen hakkında yazılacak çok şey var... Kitap aslında bir mektup. Hem de adaleti arayan bir mektup. Dreyfus olayı, 19.y.y sonlarında Fransa’da Yahudi kökenli bir subayın, Alfred Dreyfus’ün, haksız yere casuslukla suçlanması sonucu oluşan büyük bir toplum olayıdır. Mektup tamamen bununla ilgili. Dönemin ve Fransız Edebiyatının önemli ismi bu haksızlığa kayıtsız kalamıyor. Émile Zola, dönemin cumhurbaşkanına bir mektup yazıyor. Kitap yazılan bu mektuptan oluşuyor. Mektup, 13 Ocak 1898 Perşembe Günü L’Aurore gazetesinde yayımlanıyor. Mektubunda şöyle diyor Émile Zola: “Her şeyi söylemem de gerekmez, aransın, bulunacaktır.” Aslında asıl suçlunun, suçu örtbas etmeye çalışanların çok net belli olduğunu vurguluyor burada. Doğrunun peşine gitmek bir “tehlike” olarak görülürken, “Bu tehlikeye isteyerek atılıyorum.” da diyor aynı zamanda. Suçluyorum bir cömertlik, kendi türünün başyapıtı olarak kabul ediliyor. Ne var ki bu mektup yayınlandığında Zola’nın saygınlığından rahatsız olanlar sokaklara dökülüp “Yok olsun Zola!” diye haykırıp, mektubun bulunduğu gazeteleri yakıyorlar. Bir yandan da Zola’nın gerçek bir aydın olduğunu söyleyenler var. Fransa resmen ikiye bölünüyor. Bu bölünme “sağcı ya da solcu” değil, “Dreyfus yanlısı ya da Dreyfus karşıtı” şeklinde. Émile Zola, adalet uğruna ne kadar çaba gösterse de “Olay bitmiş gibi” görünüyor. İnsanlar “doğru” için ne kadar çabalasa da, her zaman bir “yanlış” çıkıyor ve adalet arayışı oluyor.
Suçluyorum
SuçluyorumEmile Zola · Can Yayınları · 20194,924 okunma
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.