Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

440 syf.
·
Puan vermedi
·
131 günde okudu
Maksadını aşan büyük cümleler kurmaktan hep çekinmişimdir. Ama bu kitap için yazabileceğim hiçbir cümle ne kitabı izâh etmeye ne de okkasının altından kalkmaya muktedir değil. O yüzden henüz girizgâhta iken söyleyebileceğim yegâne önerim, “Lütfen bu kitabı edinin ve okuyun!” olur. Türün yabancı kült benzerlerini kapsama alanının dışına taşırsam beri benzeri olmayan, standart kalıpların dışındaki kitap gerek anlatımdaki üslup ve derinlik gerek karakterlerin her birinin kişisel hayat öyküsü ve kurgu içindeki misyonu hasebiyle daha ilk sayfalardan okuru o efsuna dahil ediyor. Fantastik ögelerin gerilim ve dahi korku unsurlarıyla muhteşem grift işleyişine, çok ince bir işçilikle yedirilmiş “büyülü gerçekçilik” kitabın son sayfasına kadar düşmeyen muazzam bir ritim ile ilerliyor. Gerek siyasî gerek teolojik açıdan masalsı bir anlatının arka planında derin bir sistem eleştirisi barındıran roman,totaliter yönetimi kurgudaki karakterler üzerinden kusursuz fantastik bir yolculuk içinde anlatırken, okura da gediksiz okumanın paha biçilemez keyfini deneyimletiyor. Eser hakkında kısaca, Çivisi çıkmış dünyanın karşısında ne yapacağını şaşırmış Antik Mısır’da doğan ve yüzyıllar süren yaşamını modern dünyanın kıskaçları ve tahakkümü altında idame ettiren bir simyacı ile kötülüğün cazibesine kapılmak istemeyen bir avuç insanın bir gecede düğümlenen hikâyesi,” diyebilirim. Bir çok karakterin buluştuğu çok katmanlı romanda, her karakteri derinlemesine inceleme fırsatı bulduğumuz acı ve hüzün dolu öz yaşam öykülerini ve kurgudaki misyonlarını büyük bir merak ve empati ile okudum. Ayrıca dikkat çeken başka bir unsur da, karakterlerin “rumuzlarla” anlatılmış olması. Lapis, Ecel, Kaplumbağa, Ev İyesi, Pupa Kızı, Bayan File Çorap gibi ... Böylece Türk fantastik romancılığının en büyük handikaplarından biri, bilinçli olarak gerçekleştiren bu eylem ile engellenip çözülmüş. Zaman içinde (sayfalar ilerledikçe) karakterlerle tanışıyorsunuz ve bu hiç eğreti durmuyor. OLAY ÖRGÜSÜ İKİ AYRI KATMANDA SEYREDİYOR. “Bekçiler” başlığındaki bölümler sadece bir geceyi anlatırken, “Kaplumbağa” ve “Ev İyesi” bölümleri işbu geceye doğru giden bir senelik zamanı dillendiriyor. Hikâyenin bir geceyi işleyen kısımları üçüncü tekil şahıs ağzından aktarılırken, diğer kısımlar iki karakterin ağzından ve doğrudan bir anlatım diliyle okura sunuluyor. Bu anlatım tarzıyla hikâye içindeki zaman farklılıklarını görebiliyor ve iki olay örgüsü de net bir şekilde birbirinden ayrılmış oluyor. Üçüncü tekil şahıs ağzından işlenen bölümler, yüksek gabarili ve bol aksiyonlu ilerlerken, karakterlerin ağızlarından anlatılan bölümler gizemli ve duygu yüklü bir dil ile okuruyla bütünleşiyor. Bu müstesna anlatım diliyle karakter-durum tepkimelerini görebiliyor, gerek ruhsal gerek zihinsel mücadelelerine şahit olabiliyoruz. Karakterlerinin her birini ete kemiğe büründüren Şeref Atak, okurunu bu efsunlu dünyanın içinde gönüllü tutsağı ediyor. Sinematografik bir anlatımla olay örgüsünü ilmek ilmek dokuyan yazarın zekâsına hayran olurken, tam tetamatında tasvirleriyle anlatı atmosferinin tesirinden çıkamamak da cabası ( Bakınız, bizatihi bendeniz!) Kıyamet zamanı, dünya tarihindeki çeşitli mitler ve inançlar yoluyla insanlığın ve dünyanın sonunu öngören tasvirler içerirler. Bu tür okumalar, “Kıyamet Sonrası Kurgusu” ya da bilimkurgu edebiyatının alt türü olan “post apokaliptik” metinler olarak yer bulurlar. Peki ya adım ya adım muğlak bir sona doğru ilerleyen bu romanı nasıl kategorize edebiliriz? Net cevap : Edemeyiz! Olsa olsa yazarın donanım ve zekâsına şapka çıkararak kendi zamanına göre ileriyi öngörebilen, ilerici- modern çizgiler taşıyan mânâsından hareketle “fütüristik”diyebiliriz. #simya veya alşimi hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden terimdir. Simya; kimya, metalurji, fizik, tıp, astroloji, semiotik, mistisizm, spiritüalizm ve sanatı bünyesinde barındırır. Yazar bütün bu unsurları barındıran romanıyla adeta bir modern zaman simyacısı... Sadece bir rakam ile neler anlatabilirsiniz? Sembolik olarak 137, fiziksel boyut ile ruhsal boyut arasındaki eşiktir. Yani, fiziksel dünyanın sınır çizgisinde 137 sayısı vardır. Kabala da, realitenin dünyevi ve ruhsal seviyeleri arasındaki karşılıkları bulmaktır. Tıpkı kurgudaki ölümle yaşamın arasında duran eşik bekçisi küçük kızın olduğu gibi... Fizikçilere göre 137 sayısı, elektron ve müon gibi yüklü temel parçacıkların ışık fotonlarıyla nasıl etkileşime girdiğini kontrol eden elektromanyetik kuvvetin gücünün ölçüsü olan ince yapı sabitinin (1 / 137.03599913) yaklaşık paydasıdır. İnce yapı sabiti ise evrenin temel fiziksel sabitlerinden biridir. Ayrıca 137. Sokak, 38.404182 enlem ve 27.102856 boylamda İzmir ili Semt/Mahalle olarak Çankaya Mh. Konak ilçesine bağlıdır. Birçok bağlamda metafor olan sadece 137 nüansına dahi düğmemi ilikliyorum. Kurguyla müsemma muhteşem kapak tasarımında Ebrahel Lurci imzası var. Bakan 👁 gören göz 👁 Size nefir desem, #nephilim desem? Üstüne saatlerce konuşabilir sayfalarca yazabilirim. Bilen bilir, öyle kolay kolay coşkuyla yazmam ben. Eserin derinliği ve efsunu der susarım. Bu kitabı okuyunuz. Dev bir #panoptikon içindeki kendi hücrenizi aydınlatınız.
Efsun Sokağı 137
Efsun Sokağı 137
Şeref Atak
Şeref Atak
Efsun Sokağı 137
Efsun Sokağı 137Şeref Atak · İthaki Yayınları · 202059 okunma
·
272 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.