Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

387 syf.
·
Puan vermedi
Gerçek tamamen yüzümüzdedir.
Paul Ekman kimdir? California Üniversitesi, Psikiyatri Bölümü öğretim üyesidir. Bugüne kadar, aralarında Amerikan Psikoloji Birliği'nin Seçkin Bilimsel Katkı Ödülü ile Chicago Üniversitesi Beşeri Bilimler Fahri Doktora ünvanının da bulunduğu birçok ödüle layık görülmüştür. Ekman, yakın dönemde yapılan çalışmalar bazında, 20.yy'ın en etkili psikologları arasında yer almaktadır. Ekman'ın ilgi alanları; sözsüz davranış ve iletişim, özellikle kişiler arası iletişimde yalan ve duyguların ifadesi ve psikolojisi konuları üzerine odaklanmaktadır. Ekman, 1970'lerde, psikolog meslektaşı Wally Friesen ile birlikte yüz ifadelerini ölçmeye yönelik, Yüz Hareketi Kodlama Sistemi adlı bir sistem geliştirmiştir. Bu sistem günümüzde dünya üzerinde yüzlerce bilim insanı tarafından kullanılmaktadır. Ekman, FBI, CIA ve ATF gibi hükümet kurumlarına, avukatlar, yargıçlar ve polislere ve ayrıca Pixar ve Industrial Light and Magic gibi animasyon stüdyoları da dahil olmak üzere çeşitli şirketlere duygusal ifadeler konusunda sıklıkla danışmanlık hizmeti vermektedir. Mikro ifadeler kişiden kişiye, toplumsal yapıya, herhangi bir kitleye veya kaba tabirle ırka göre farklı mıdır? Ya da evrensel midir? Ekman; 1965 yılında ifadeler üzerine hiçbir şey bilmiyorken tamamen tesadüf eseri.. "Savunma Bakanlığı'nın İleri Araştırma Projeleri Birimi (ARPA – Advanced Research Projects Agency) sözsüz davranışları farklı kültürlerde araştırmam için bana bir fon sağladı. Bu fon için herhangi bir başvuru yapmamıştım; ancak yaşanan bir skandal sebebiyle bir araştırma projesinin bir karşı-isyan hareketini kamufle amacıyla kullanılmasıyla- çok önemli bir ARPA projesi iptal edilmişti. Buna ayrılan paranın ise, söz konusu mali yıl içerisinde, denizaşırı ülkelerde yürütülecek, tartışmalı olmayan bir araştırmada kullanılması gerekiyordu. O gün tesadüfen bu fonların aktarımından sorumlu adamın ofisindeydim. Taylandlı bir kadınla evliydi ve eşiyle sözsüz iletişimlerinde deneyimlediği farklılıklardan oldukça etkilenmiş görünüyordu. Bu konuda nelerin evrensel olduğunu, nelerin kültüre bağlı değiştiğini bulmamı istedi. Başta çekimserdim; ama bu zorlu fırsatı kaçıramazdım da." diyor kitabının yirmi dördüncü sayfasında. Araştırmasına başlamadan önce dil'lerin lehçeye, ağıza göre değiştiği gibi, ifadelerinde tamamen farklı kültürlerde farklılık göstereceği düşünerek başlamış.. Darwin'in aksi savını hatırlasa da, "yanıldığına o kadar inanıyordum ki.. kitabını okumaya tenezzül bile etmedim." diyerek açıkça dile getirmiş. Başına konan diğer talih kuşu ise Silvan Tomkins'le tanışmış olması. "Duygular hakkında yazdığı, yüz ifadelerinin doğuştan ve insan türü için evrensel olduğunu iddia eden kitabı henüz yeni yayımlanmıştı. Ancak kitap bu iddiasını destekleyecek kanıtlardan yoksundu. Aynı akademik dergiye aynı zamanda ikimiz de sözsüz davranışlar hakkında birer makalemizi yollamamış olsaydık -Silvan'ın çalışması yüz, benimkisi ise beden hareketleri hakkındaydı, kitaplarını okuyacağımı ya da kendisiyle tanışabileceğimi hiç sanmıyorum." diyor. Tomkins'in, Darwin gibi düşünüyor olmasından dolayı, hatalı olacağını düşünmüş. Beş ülke(Şili-Arjantin-Brezilya-Japonya-Amerika), beş değişik kültürden oluşan ilk çalışmasında.. insanlara çeşitli fotoğraflar göstererek, onlara hangi yüz ifadesinin, hangi duyguya denk düştüğünü soruyor. Bu beş farklı kültürün insanları sanki aralarında "anlaşmış" gibi sonuç: İfadelerin evrensel olabileceğini gösteriyordu. Silvan Tomkins'in tavsiyesiyle farklı kültürlerde araştırma yapan psikolog Carrol Izard da aynı deneyi uyguladığı zaman aynı sonucu aldığını söylüyor, Ekman'a. Tomkins bu iki araştırmacıya da birbirleri hakkında bilgi vermemiş.. sadece bu araştırmayı yapanların sadece kendilerini olmadığını ve ifadelerin evrensel olduğu gerçeğini açıkça göstermek istiyordu. Ekman buna içerliyor.. çünkü okumaya bile tenezzül etmediği Darwin haklı çıkıyordu. Peki ama ya pek çok "akıllı" insanın, duygularını sosyal olarak öğrendiyse sorusu aklına takılıyor. Bazı antropologlar, insanların mutsuz olduklarını halde gülümsediklerini bulduktan sonra, Darwin'in fikirlerini terk etmişler. "Sosyal olarak önem taşıyan her şey öğrenme sürecinin bir ürünüydü ve kültürden kültüre farklılar göstermekteydi." Bu "Gösterme kuralları(display rules)" yani bizlere kuşaktan kuşağa aktarılan, ebeveynlerimizden de bize "nasihat" olarak geçen kurallar, duyguların ifade biçimi, maskeleme vb insanları yönlendiriyor. Ekman bu formülü bir dizi araştırmayla test etmiş. Fakat Ekman açık aramaktan vazgeçmeyerek, farklı kültürden insanların medya aracılığı ile hatta bu farklı kültürden etkileşim halinde olan kişilerin birbirlerinden öğrenmiş olamaz mıydı? Mesela bazen bizler farkında olmasak da, karşımızdaki insanı fiziksel olarak taklit edebiliyorsak (beden dilinin bilincinde olmayanlar) neden duygunun yüzdeki ifadesini taklit edilmesin? Haklı olsa da olmasa da artık bir sonuca varmak isteyen Ekman, tamamen izole bir kültür arayışına başlıyor. "Elimdeki yüz ifadesi fotograflarının Şili, Arjantin, Brezilya, Japonya ve Amerika'daki insanlarınkiyle aynı duyguları gösterdiği ortaya çıkarsa, resmen turnayı gözünden vuracaktım." 1967 yılının sonlarına doğru, Papua Yeni Gine'nin Güney Doğu Dağları bölgesinde, yedi bin fit yüksekliğindeki küçük dağlık köylerde yaşayan Fore insanlarını araştırmaya başlıyor. Söylediğine göre bu halkın alfabesi yok ve dilini de bilmediğinden misyoner okulundan birkaç öğrenci ile İngilizce, Pidgin ve Fore dili arasında gel-git yaşarak iletişime geçmiş. Beyaz ırkın fotoğraflarını yorumlayabilecekler miydi? Hiç fotoğraf görmeyen bu kişiler gösterileni anlayabilecekler miydi? Fakat bu problemleri sorunsuz aşarken: En önemlisi yazılı bir dili olmayan bu halk, gösterilen fotoğraflardaki duygu için listeden kelime seçemiyorlardı.. onlardan her bir resim için hikaye anlatmasını istiyor. Hani sırtınız kaşınır ancak kolunuzun yetişmez ya.. Ekman'ın durumu tam da buydu. Herkesten resimler üzerine hikayeleri zorda olsa toplamayı başarıyor. "Hikayeler çoğunlukla her bir fotoğrafın gösterdigi düşünülen duyguya uymaktaydı. Örneğin, okur yazar kültürlerden insanların üzüntü olarak tanımladığı bir duygu için Yeni Gineliler genellikle fotoğraftaki kişinin çocuğunun ölmüş olduğunu söylüyordu. Yine de hikaye anlatımı oldukça garip bir süreçti, belirli bir duyguya farklı hikayelerin denk düşmesinin kolay bir iş olmadığını gösteriyordu. Bu işi başka türlü yapmam gerektiğini biliyordum; ama henuz nasıl yapacağımı bilmiyordum." Kişilerin duygularını kışkırtarak: Neşeli hallerini, kızgınlıklarını, kaset çalar da kendi seslerini ilk kez duydukları şaşkınlıklarını, şiddete karşı tepkilerini ölçerek hepsini filme alıyor. Ve bunlar kültürden kültüre farklılık gösteren görüşünün aksine ifadelerin evrensel olabileceğini gösteren durumlardan biri oldu onun için. 1968'in sonlarında bu kez daha kapsamlı ve net sonuçlar verecek deneyler için ekibiyle tekrar aynı topluluğu ziyaret ediyor ve bu kez yüze yansıyan mikro duygu ifadelerinin evrensel olduğunu kabul ediyor. 1969'da ulusal antropoloji konferansında edindikleri bulguları sunduklarında, araştırmasının en başında düşündüğü gibi düşünenler bu bulgulardan rahatsız oldular. Onlara göre insan davranışları doğal değil, yetiştirme meselesi olduğunu inanıyorlardı. Ekman, onların şüphelerini gidermek için aynı araştırmayı başka bir bilim insanının yapmasıydı(hatta onun haksız olduğunu çıkartmak isteyen birinin). Endonezya'nın Batı İrian bölgesinde yaşayan ve izole grup olan Dani'lerle birkaç yıldır saha çalışması yapan Karl Heider isimli antropologla karşılaşıyor. Heider, Dani'lerin duygularını anlatan kelimeler olmadığı içinse çalışmasının sürekli ters gittiğini söyleyince Ekman, araştırmasına ait tüm materyalleri ve kısa bir ziyaretle araştırmayı nasıl yapacağını anlatıyor. Ve sonuçlar ise birbir aynıydı. Hatta okur-yazar kültürü ve tamamen izole yaşayan kültürler, korku ve şaşkınlık ifadelerinin görsellerini seçmekte/anlamakta epey zorluk çekmişlerdir. Duygularımızın tamamen "gösterme kuralları" olarak öğrenilmiş olduğunu ancak duygularımızın yüzümüze yansıyan ifadelerinin ise, tamamen evrensel olduğunu, kızı Eve'in, Ekman'ın kendisinin biyometrik, tamamen izole yaşayan halkın ve gazete kupürlerinden fotoğraflarla bilimsel olarak kanıtlamaktadır. (Hatta Ekman bu araştırmaya ilk başladığında yüz hareketlerini hangi kasların aktif çalıştığını anlayabilmek için, hangi duygunun hangi ifadeyi tetiklediğini anlamak ve yüz yapısını öğrenmek üzere kendi yüzünü denek olarak kullanıyor: İğne kullanarak.) Edgar Allan Poe Çalınan Mektup'unda bunu biliyordu: "Karşımdakinin ne kadar akıllı ya da aptal, ne kadar iyi ya da kötü kalpli biri olduğunu ya da o anda neler düşündüğünü anlamak istediğimde, yüzüme elimden geldiğince karşımdakinin yüz ifadesini takınırım ve zihnimde ya da yüreğimde yüzümdeki ifadeye uygun hangi düşünce veya duyguların doğacağını beklerim. (Bütün Hikayeleri I, İthaki Yayınları, 2001) Kitabı okurken tekrara düşüyor olduğunu düşünebilirsiniz fakat aslında öyle değil. Yer yer kendi ailesinden örneklerle ya da Ekman'ın yazdığı hikayelerde, duyguların kendimiz ve karşımızdaki kişi açısından ele alınıyor. Birkaç sayfa sonra ise aynı örneğin tam tersini ya da daha farklı bir versiyonunu da göze alınmış hali göreceksiniz. Tıpkı, bakış açısı ve anlatıcı türleri gibi. Kitabın Türkçeye çevrilmiş ilk baskısını okuduğum için pek çok yazım hatası gözümü kanattı. :D Umuryorum ki diğer baskılarında yayınevi bu hatalarını düzeltmişlerdir. Kitabın sonunda da sizi bekleyen testte başarılar dilerim... (; Son olarak 48 bölüm ve 3 sezondan oluşan, Lie To Me dizisinde canım Tim Roth'un canlandırdığı Dr. Cal Lightman karakterinin asıl kahramanı Paul Ekman'dır. Ekman'ın mikro ifadeler üzerine olan keşfini ve çalışmalarını ve başarısını ele alıyor. Şiddetle tavsiye etmekle beraber nacizane düşüncem dublajlı izlememenizdir: Çünkü nefes alışverişinden, ses tonundana kadar fark yaratır. Dizinin çekim açısı, mikro ifadeleri daha kesin anlamanızı sağlayacak. Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın!? kitabı ve Lie To Me dizisi artık insanlara eskisi gibi göremeyeceğiniz yapımlar. Bu bir avantaj mı, dezavantaj mı.. buna siz karar vereceksiniz. (: Sağlıcakla ve okur kalın... (:
Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!
Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!Paul Ekman · Okuyan Us Yayınları · 2016253 okunma
··
731 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.