Çocuklukları, genç kızlıkları, kadınlıkları başkalarınca mahvedilmiş ve sonunda delirmiş pek çok kadının hikayeleri oldukça değişik bir üslup ve hikaye düzeni içerisinde anlatılmış. Bazı kadınları erkekler, bazı kadınları da erkekler tarafından delirtilen kadınlar delirtmiş.
Anlamı pekiştirmek için yapılan kelime tekrarları çok ilgimi çekti. Simgesel ve şiirsel bir dili var Mine Söğüt'ün. Okudukça hem hikayelerden hem de kullanılan üsluptan ötürü aklım hep Sevgi Soysal'a ve onun kahramanı Tante Rosa'ya gitti. Fakat Mine Söğüt'ün dili çok daha karamsar, kahramanları da öyle. Ve ben daha çok beğendim bu dili.
21 deli/delirtilmiş kadınla tanıştım. En beğendiğim öyküler ise:
"Annemin Harikulade Saçları"
"Beni Öldürmek İsteyen Muhteşem Hayat"
"Kürt Kediler Çingene Kelebekler"
"Maharetli Pembe El"
"Madam Arthur Bey"
"Naz Neden Derine Gömmemiş Kediyi?"
"Vakvak Ağacı" oldu.
Efsanevi bir ağaç olan Vakvak ağacına yazılan hikaye çok etkileyiciydi. Okumanızı tavsiye ettiğim bir kitap Deli Kadın Hikayeleri...