Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kadınların özgürleşmesinden söz edildiğinde hep Süreyya Ağaoğlu'nun yazdığı bir kitabı hatırlarım. Böyle Bir Hayat Geçti adlı kitapta Süreyya Ağaoğlu çok ilginç bir olaydan söz eder. Kendisi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra , yine hukuk alanında ilk doktara yapanlardan bir başka hanımla birlikte Ankara'da bir bakanlıkta çalışmaktadır. İşlerini severek , mutlulukla yapan bu iki hanım , öğlen yemeklerinde bir sıkıntı yaşamaktaydılar. Bir tek aşevi vardır , İstanbul Lokantası , ve oraya yalnız erkekler gidebilmektedir. Bir gün bu iki kadın yüreklilik gösterip İstanbul Lokantasına gidiyorlar. Herkes şaşkınlık içinde kalıyor. Onlara arkalarda bir masa gösteriyorlar. Yemeklerini orada yiyorlar. Süreyya'nın babası Ahmet Ağaoğlu O'na " Bir daha böyle bir şey olmayacak. Lokantada yemek yemek yok!" diyor. Bu olaydan sonra bir gün Atatürk ve Latife Hanım Ağaoğullarını yemeğe çağırıyorlar. Atatürk Süreyya' işyerinde çalışmasının nasıl olduğunu soruyor. O da "Çok iyi Paşam sağ olun," diyor ve şunları da ekliyor: "Ama yemek yeme konusunda bir güçlüğümüz var. Babam bize dışarıda yemek yiyemeyeceğimizi söylüyor." Atatürk , "Ben de babanız gibi düşünüyorum."(Burada çok büyük incelik var anlaya) diyor. Süreyya düş kırıklığına uğramıştır ama işine devam ediyor. Ertesi günü çalışırken müdürü "Süreyya , Süreyya , Paşa dışarıda ; Latife Hanım'la birlikte öğlen yemeği için seni bekliyorlar," diyor. Arabaya biniyorlar. Atatürk arabayı özellikle lokantanın yanından geçiriyor ve orada durduruyor. Sanırım Bitlis milletvekili olan birisini çağırıp onunla konuşuyor. Bu arada öteki milletvekilleri de yanlarına geliyor. Atatürk yüksek sesle şunları söylüyor: "Süreyya öğle yemeğini bugün bizimle yiyor ama yarın lokantada yiyecek." Öyle de oluyor. Başka kadınlar bunu duyuyor ve onlar da gelmeye başlıyor. Böylece kadınların lokantalarda yemek yiyememeleri uygulaması sona eriyor.
Prof. Dr. Catherine BurillKitabı okudu
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.