Senin merhametin tuhaf bir merhamet, ulaşıp alabilecek herkese avuçlarına sığdırabileceği kadar açık bir merhamet, büyük sonsuz büyüklükte merhamet. Bunu söylediğim için affet ama aynı zamanda da miskin bir merhamet. Gelip alsınlar diye uyarılmayı bekliyor. Sen ancak yardıma çağırıldığında senden istendiğinde merhametinle yardım ediyorsun; keyif aldığından ya da hoşlandığından ziyade zayıflığından ve utancından ötürü yardım ediyorsun. Sen -müsaade edersen açıkça ifade edeceğim- fakr-u zaruret içindeki insanı, mesut olan kardeşine tercih etmiyorsun.