Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

412 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Kitabı, okurken içinde konular hakkında belgesel veya araştırma yaparsanız,size çok büyük katkısı olacaktır. Herkitap da hemen hemen içinde geçen konular hakkında belgesel veya araştırma yaparak okurum. Bu sayede kitabın bana vermek istediğinden daha fazla bilgi veya konu hakkında fikir sahibi olur ve öğrenirim. Kısacası size ufak bir tavsiye :) Kitap İnsanlık tarihinin evrimini bu aşamalarda anlatıyor. 1-Bilişsel devrim 2-Tarım devrimi 3-İnsanlığın birleşmesi 4-Bilim devrimi Kitap, Bu aşamalarda insanlık tarihini, değişen tüm koşulları ve yapıları ile, bize çok sade ve akıcı şekilde olayları anlatmaktadır. En vurucu noktalarında biri ise bence, türlerimiz arasında nasıl oldu da, biz türümüzün devamını koruyarak bu zaman kadar geldik. Dönemleri anlatırken o dönem içerisinde evrimleşme sürecimizi ve bu sürecimiz doğrultusunda çevre faktörlerinin değişimini (Doğanın insan üzerine veya insanın doğa üzerine etkilerini) anlatmaktadır. Hatta sapiensler in evrimleşirken ekolojik sistemin büyük kısmını nasıl yok ettiklerini de gözler önüne seriyor. Sadece kitap bunlardan ibarette değil, gelişim, gerçek bir ilerleyiş mi yoksa tam tersine bir gerileme mi ? bu sorunun cevabını da arıyor. Genel temaya baktığımızda ise, ırk, din ,toplum içinde cinsiyetlere bakış açısı, sınırlar, iletişim, kanunlar, ülkeler, kültürler, sanayi devrimi, para, banka vb. ve kabul gördüğümüz ne varsa nasıl oluştu, oluşum süreçleri ne şekilde oldu, etkileri ve sebepleri hatta sonuçları nelerdi, hepsinin cevabını bulabilirsiniz. Aslında kendinize ara ara sorduğunuz tüm soruların cevabını da bir nevi kitap açıklıyor. Aynı zamanda, insanlık tarihinde örnek olarak avcı toplayıcı dönemden , yerleşik hayata (Tarım Devrimi) ,Tarımdan da, Bilim devrimine olan süreçte değişen alışkanlıklarımızın, değişen sosyal yapımızın, hatta değişen fiziksel (refleks, güç, sağlık, alışkanlıklarımız) yapılarımızı da çok güzel şekilde ortaya koyuyor. Elbette başka kaynaklarda bulamayacağınız böyle çok aykırı şeylerden bahsetmiyor, fakat bunları bir bütün içinde ve birbiri arasında olan bağlantıları birbirine incelikle bağlayarak anlatması takdire değer bir şey. İnsan başlangıçtan bu yana neleri nasıl yaptı ? işte bağlantılar ile bu olaylar silsilesini anlatıyor. Kitap da, yer yer dünü, bugün ile kıyasladığı içinde, oldukça akıcı bir halde ve değişik pencerelerden gözlemler yapabilmemize olanak sağlıyor. Kitabın önemli bir tarafı da okuduktan sonra veya okurken kendi çıkarımlarınızı da yürüte bilmemiz. Kendi çerçevemde anlamlandırdıklarım. Bende asıl etki yaratan kısım ise, Bizler insanlık tarihi ilerledikçe yaşam koşullarımızın (Sağlık, yaşam standartları, gelişim, sosyal çevre vb.) arttığını, yükseldiğini düşünsek de tamamen ilerleme yaşadığımız söylenemez, bazı noktalarda, bazı değerlerimizi de kaybediyoruz. Mesela sanayi devriminin yararları hep ön plandayken zararlarını da görmek gerekiyor. Asıl soru, insanlık için bu gün ilerleme olarak dediğimiz zaman çerçevesi, gerçekten bizi daha refah bir zamana mı getirdi ? veya şu şekilde de sorabiliriz, Bilişsel devrimden, Tarım devrimine geçtiğimiz de Tarımdan da, Bilim devrime geldiğimizde şartlar daha mı iyi oldu ? İnsanlık Tarihi ilerledikçe, doğaya insanın hükmettiği bilinen bir şeydi. Fakat kitap bu noktada dur diyor, her noktada kazançlı olmayabiliriz. Biz doğal yaşamdan uzaklaştıkça doğaya karşı olan bilgimiz ve fiziki yapımız gittikçe doğadan uzaklaştı. Örnek olarak, tarım devriminde bir çifçinin hasadı doğal afet ile yok olduğunda kıtlık yaşanırdı, fakat avcı toplayıcıda besin alışkanlıklarımız daha geniş olduğu için, bu durumdan çok etkilenmezdik. Bir diğer örnek ise, deprem olduğunda avcı toplayıcı bundan daha az etkilenirdi, salgın hastalıklar daha azdı, hatta stres ve psikolojik bunalımlar dahi daha azdı, ödenmesi gereken bir fatura ev kirası derdi yoktu. Yerleşik hayat ve sonrasında Bilimsel devrim ile ilerlediğimizi zannederken tam tersine gelişen olaylarda oldu. Teknolojinin getirdiği yararları elbette göz ardı etmemek gerek fakat zararlarını da görmezden gelemeyiz. Hatta zaman geçtikçe, ihtiyaçlarımız arttıkça sosyal toplumdaki statüler arası fark arttı, örnek olarak, pahalı telefon, iyi giyim, lüks yaşam, belli takım eksiklikler sebebiyle, psikolojik ve sosyal sorunlarımız daha çok ortaya çıkmaya başladı. Toplumdaki ihtiyaç çeşitliliği ve statülerimiz bizi daha çok çalışmaya ve hırsa itti. Bir zamanlar lüks olarak gördüğümüz şeyler bugün onlarsız yapamayacağımız şeyler haline geldi. Bugün ülkelerdeki nüfuslar da, diyetlere harcanan para aç insanların beslemeye yetecek paradan daha fazla bir hal almış durumdadır. Peki fazla besin, üretimindeki ilerleyen gelişimlere bu durumu da başarı olarak sayabilir miyiz ? Evet üretim eskiye oranla arttı, peki kime daha çok arttı, bir yer yükselirken bir yer alçalması bu bir ilerleme midir ? Ortaçağ Avrupa'sında, aristokratlar paralarını lüks yaşama harcarken, köylüler paralarını biriktirip tutumlu yaşardı, şimdi ise zenginler yatırım ve tutumluluk ile büyürken, daha az gelirli insanlar borca girerek hiç ihtiyacı olmayan şeyler almaktadır. Toplumsal yaşam değişti gene aynı soru ile karşılaşmaktayız kimin için ? İnsanlık gitgide yaşamın, doğanın ve keşfetme arzusunun tüm güzelliklerini kaçırmaya başladı. Çünkü, günümüzün neredeyse yarısını, bitmek bilmeyen ihtiyaçlarımız için sadece makine başında çalışmak ile geçiriyoruz. Kısa insan ömrü, bu şekilde keşfetme arzusundan ve doğanın mucizelerinden uzak heba oluyor mu ? Eskiden toplumsal olaylar (savaşlar, salgın hastalıklar vb.) daha küçük grupları etkilerken, şimdi ise daha büyük kitleleri etkilemektedir. Çünkü bir ülke başka bir ülkeye savaş açtığında milyonlarca nüfus bu yükün altına girmiş oluyor. Bu durum yerleşik hayata geçmeden önce daha az tahribat ve ölümle sonuçlanıyordu. Salgın hastalıklara örnek verecek olursak, eskiye göre yayılım hızı şuan da daha fazla durumdadır. Çünkü nüfus artmış ve insanlar kitleler halinde yaşamaktadır. Bir diğer durum ise kıtlık, tarım devrimi ile besin yelpazemiz oldukça daraldı, artık ne bulursak yemiyorduk ve haliyle aldığımız vitamin çeşitliliği, yüksek protein vb. gibi yararlı şeyler de vücudumuza girmiyordu. Burada 2 sorun ortaya Doğanın, ekinlerimize yaptığı müdahale ile hasadımız yok olduğunda veya savaş durumda, daralmış besin yelpazemiz sebebiyle, yerleşik bölgede kıtlık yaşanıyordu. 2. durum ise daha az Bir diğer sorun ise, besin çeşitliliği sebebiyle vücudumuza giren besin değerleri azaldığı için eskisi kadar sağlam yapılarda değildik. insanlık dünyaya yayıldıkça, tüm çevreyi tüm ekolojiyi de değiştirdi. Avcı toplayıcılar, yüzlerce kilometrekarelik topraklarda yaşardı. Tepeleri, dereleri, ağaçları ve gökyüzüyle beraber evleri tüm araziydi. Sonra ne oldu ? zamanla insanların hayal gücü olarak sınırlar çizildi. Bizler o sınırlar içersin de tıkılıp kaldık. Özellik ev kavramı bizi daha çok ben merkezi yaratıp, bizi daha da sınırladı. Hatta gitgide aramızdaki iş birliği, baskı ve sömürüye dayanmaya başladı. Çifciler artık besinleri kendileri için değil, toprak sahipleri için üretmeye başladı. Elbette her anlamda koşullarımızın kötü olduğundan söz edemeyiz, Bunu değerlendirmekte biraz daha derin düşünme ile okura bırakılmış gibi. Gelişim sürecini, birbirine bağlı olduğunu şöyle açıklayabilirim. Toplumlaşma oluştukça, kalabalık kitleler halinde yaşamaya başladık ve bu kadar insanı, bir düzen içinde yaşaması zorlaştı. İnsanın, hayal gücü çalıştı ve Kanunlar, Dinler, Krallıklar kurmaya başlayıp bu düzeni sağlamak zorunda kalındı. Hatta Din olarak bir örnek verilmek için kitap da geçen şu söze bakalım. Voltaire Tanrı hakkında, ''Tanrı yoktur ama bunu sakın hizmetkarıma söylemeyin, yoksa geceleyin beni öldürür'' demiştir. Kısacası bu insanın hayal gücü olan düzenler, toplumu bir düzene sokuyor ve düzen için yaşamasını sağlıyordu. Bu hayali düzenleri korumakta oldukça zordu, bunun için şiddet ve zorlama gerekti. Ordular, polis kuvvetleri, mahkemeler hapishaneler, insanların bu hayali düzenlere uygun davranması için çalışmaya başladılar. Ben ise kendi fikrim olarak, evet toplumda belli düzeni korumak için bu tür kurum veya oluşumlara vb. inanmamız gerektiğini düşünüyorum. En çok kafamda oluşan düşüncelerden biride keşfetme arzusu oldu. Bu yüzden bunu biraz daha açmak istiyorum. Avcı toplayıcıda, bireysellik daha ön planda olduğundan ve sürekli yaşam ile iç içe olunduğundan insanın keşfetme arzusu ve öğrenme merakı daha fazlaydı, şimdi ise herkes bir başkasının bilgisine güvenerek yaşıyor. Bunun sebebi kollektif yaşama adapte olmamız ve başkalarının bilgilerine güvenerek, keşfetme arzumuzun körelmesi. Kısacası eski insanlar, karıştıkları sorunları kendileri çözerken, şimdi biz bunu bir başkasından bekliyoruz. Daha da sıkmadan genel olarak şunu söyleyebilirim, Kısacası insanlar evrimleşti ve düzen değişti, düzen değiştikçe ihtiyaçlar değişti ve tekrar insanlar evrimleşti. Bu döngü sürekli devam etti. Kitap bu noktada, bu gün kabul gördüğümüz her şeyin, insanın bir hayal ürünü olduğunu da çok güzel bir şekilde anlatıyor. İnsan hayal kurdu, düşündü ortaya bir şeyler çıkardı, çıkan şey başka bir şeyi beraberinde oluşturdu, oluşan şey bir diğer şeylerin habercisi oldu ve bu oluşum süreci böylece devam etti ve ediyor. Bu zararımıza mı yoksa yararımıza mı olan bir şey mi elbette bunu zaman gösterecek. Peki DNA’mız veya genetik yapımız, bu değişimlere uygun muydu ? birde bunu sormak gerek. Kitabın son bölümlerinde ise, insanlığın bugünden daha ilerisini anlatıyor. Bu kısım beni oldukça düşündürdü. Üst kısımlarda bahsettiğim gibi sınırsız evrimleşme ve ilerleme içindeyiz. Bugün artık DNA ve genetik üzerine bir çok deney yapılabiliyor. Daha insan doğmadan önce bir kaç hastalığının tedavisi mümkün veya bir kaza sonu kaybettiğimiz kolumuz yerine yapay bir kol yapılıyor ve bu beyin ile komut verilerek hareket ettirile biliyor. Hayvanlar üzerine yapılan deneyler ile klonlama gerçekleşti. Bunun gibi bir çok örnek var. Peki yarın için ölmüş birinin beynini, bir bilgisayara entegre edip tekrardan hayatta var edebilirler mi ? veya DNA ve genetik üzerinde belli uygulamalar yapıp, süper zeki veya gelişmiş kas yapılı süper güçlü insanlar ? Yakın zamanda Sibirya'da donmuş halde bulunan eski mamutların genom haritası çıkarıldı. Bir filin yumurta hücresini alıp DNA'sını yeniden üretilmiş bir mamut DNA'sıyla değiştirerek yumurtayı tekrar bir filin rahmine koymayı planlıyorlarmış. Kısa bir zamanda böylelikle bin yıl aradan sonra tekrardan mamut dünyaya gelecekmiş. Bildiğini üzere, insanlık tarihinde diğer türlerimizden hayatta sadece biz kaldık. En son kuzenlerimiz Neanderteller bile zamanla yok oldular. Fakat şimdi çalışmalara göre tekrardan onları hayata, mamutlarda yapılan çalışma gibi bir çalışma ile getire bilinmesi mümkün mü ? Peki ya bizlerde ilk insanlık tarihindeki diğer türlerimiz gibi zamanla tarihe karışırsak ve ortaya tekrar yeni süper insan türü çıkarsa ? o zaman yaşam acaba nasıl olur ? İnsan genomu üzerinde yapılan çalışmalarla insanların ömrünü uzatmayı ve de nihai olarak insanlara ölümsüzlüğün yolunu açmayı hedeflemiş olan Gılgamış projesi, durmaksızın devam ediyor... Elbette bu süreç etkileri sadece bununla sınırlı değil, en başta da söylediğim gibi kendi gözlemlerinizi olaya dahil ettiğinizde, bu süreç etkileri daha da artıyor. Not İncelemem biraz uzun oldu, kitaptan okuyup öğrendiklerimi genel hatları ile anlatmaya incelemeye çalıştım. Kitap sadece bunlar ile sınırlı değil, okuduğunuzda daha fazla bakış açısı ve bilgi ile karşılaşacaksınız. Kitabın tamamına katıldığımı söyleyemem, fakat iyi ki okumuşum diyebilirim. Kitabı çok severek okudum. Şimdiden okuyacak okurlara iyi okumalar dilerim.
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201936,3bin okunma
··
20bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
ali sevilgen okurunun profil resmi
Özellikle önerebilecegin bir belgesel var mı
Ege okurunun profil resmi
İnsanlık tarihi belgeseli kesinlikle okumadan önce öneririm
Bu yorum görüntülenemiyor
Surchikk okurunun profil resmi
Resmen makale yazmışsın. Yazarken yorulmadın mı?
Ege okurunun profil resmi
Okurken kesinlikle detaya inilmesi gereken bir kitap, o yüzden incelerken gözlemlediğim çoğu şeyi yazmaya çalıştım ☺️
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Çiğdem Öztunç okurunun profil resmi
Gerçekten çok güzel ve okurken kitaba hakkını vererek okumuş dediğim bı inceleme olmuş tebrik ederim..🍁
Ege okurunun profil resmi
Teşekkür ederim☺️
Mehmet KILIÇ okurunun profil resmi
Modern dünyanın sorunlarını tarihsel arka planda sade bir şekilde elle almış Hararı
Yunus okurunun profil resmi
Faydalı yorumunuz ve kişisel önerileriniz için teşekkür ederim. Ne kadar emek o kadar fayda, notlar ve araştırmalar kitaptan alınan bilgi ve keyfi fazlasıyla arttırıyor.
Ege okurunun profil resmi
Güzel düşünceniz için çok teşekkür ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.