Saedi, 1906’da İran Meşrutiyet sancıları çekerken bu durumun iktidarda ve toplumdaki yansımalarını büyülü bir gerçeklikle anlatır. Top, oynanan oyunların bir metaforu olarak eser boyunca yer değiştirir. Toplumun küçük yapılarında dahi olan çarpışıklıkların röntgenini çeker. Bu kargaşayı siyasi çıkarları için kullanmak isteyen koltuk sevdalıları, işgalci Ruslar, halkı birbirine düşüren hocalar neler yapmadı dersiniz? Mir Haşim Hoca roman boyunca koyun derdindeyken, batıl inanç yumağı içinde devletin halka sahip çıkmayışı İmamverdi Hocanın gelmesiyle bambaşka bir hal alır. Yanlış şekillendirilmiş etik değerler üzerindeki tahribat, gücün tek elde toplanması gibi nedenlerle güçsüz ve masum halk bu çapraz ateşten obalı-göçebe birleşerek kurtulur. Toplumsal değişimi içerden başlatırlar. Halk, topun namlusunu bir kişinin özelinde doğrultsa bile, aslında bu can çekişen sistemdir. Sevgili okuyucu, top patladığında bir savaş başlaması muhtemeldir değil mi? Fakat burada top, savaş bittiğinde patlar.
Mine Kütükçü