"Gerçi Newton'a kadar (Newton dahil) bilimin, evrenin düzenini dayandırabileceği, her yerde var olan ve her şeye kadir bir Tanrıya ihtiyacı olmuştur. Ama Laplace, Tanrıyı evrenden kovarak, onu düzenin temelini kendinde bulan, kendi kendine yeterli, ve mutlak mükemmelliğe erişmiş bir makine haline getirir. Bundan böyle determinizm, Tanrının mükemmelliğini ve ebediliğini kozmik Makinanın kendinde bulan bir dogma olacaktır... Bir kez daha, mutlak bir laikleşme arayışı, bilinçsiz olarak, laikleştirilen nesnede mutlak tanrılaştırmayı arama yoluna girmiştir." (bkz. Edgar Morin,Avrupa'yı Düşünmek)
Yani Allah inancının yerine sözüm ona 'maddecilik'in ikâmesi ile, esasında ulûhiyete iman ortadan kaldırılmıyor. Ulûhiyet hakikatı yine bâki kalıyor; sadece ilahın adı değişiyor. Meselâ, bir Allah'ı reddederken, her bir şeyi ilah olarak kabule mecbur kalınıyor.