Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

188 syf.
10/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
Murakami'nin bu kitabını okuduktan sonra, artık Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları adlı kitabından ve Tazaki'den özür dileyerek en sevdiğim Murakami kitabı sıralamasında bir numaraya Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında adlı bu eserini koyuyorum. Çok beğenerek okudum, etkilendim, ve Murakami üslûbunu neden sevdiğim bir kez daha anladım; çünkü, yazar akıp giden edebiyatından karakterler çıkarabiliyor, bizi karakterlerinin psikolojisine dahil edebiliyor, bizi onlara inandırabiliyor ve hayatlarını anlatan bir kaç yüz sayfalık bir kitapta onları gerçek anlamda umursuyoruz. Bir karakter yaratamadıkça iyi edebiyatçı olunabiliyor mu? Bence olunamıyor. İşte Murakami bu anlamda çok iyi...öte yandan, belki az önce söylediklerimle çelişecek gibi gelecek ama, aslında bu kitapta hikâyesini okuduğumuz Hacime, Tsukuru Tazaki'ye ve Sputnik Sevgilim'deki ana karaktere ve hatta Yaban Koyununun İzinde kitabındaki ana karaktere benziyor, bunu söylemem lâzım. Birbirlerini andıran bu karakterlerle belki de Murakami aynı kişinin paralel evrenlerdeki hikâyelerini mi anlatıyor diye düşündüm, sonra bunun sebebinin kitabı bitirirken fazla şokella yemekten olabileceğine ikna oldum. Aşk, bu kadar güçlü birşey olabilir mi? Ama gerçekten? Bir edebiyatçının hayâl gücü ve kelimeleri değil de, gerçekten yaşayan, yaşanan böyle güçlü, ama hem de yıkıcı duygular olabilir mi? Bana çok gerçek geldi Hacime'nin duyguları. Kitabın son satırlarında gözleri kapalı, avuçları yüzünü kapatmış Hacime denize yağan yağmuru düşlerken ve duyarken onların sesini, ben de bir eylül gecesi ve hem de sabaha dek, saatlerce, deniz karşısında, bir küçük palmiyenin altında oturmuş, birinin dilini içki çözmüş iki insan düşündüm. Biri anlatırken diğeri dinliyordu, biri içini dökerken diğeri susuyordu. Sorsan, onlar iki arkadaştı, aynen Hacime ile Şimamoto gibi, ama aslında değillerdi. Şimdi? "bir serap oldu hayâlin". Ama hayâl etmek, ne güzeldi, ne güzeldi... sen şimdi bir hikâyeye döndün, okuyorum çünkü, palmiye ağacının altında, melahat gülses çalarken bir yandan, sanki bir gerçek yazarın kalemi anlatır gibi hikâyeyi, seninle değil de artık ağaçla dertleşir gibi, okuyorum ve etkilenmeden edemiyorum. Böyle şeyler gerçek olabilir mi? Yoksa, aslında sadece edebiyatçılar hayâl kuruyor ve kalemleriyle zihinlerimize gerçekte olamayacak duygulardan, hislerden resimler mi çiziyorlar? İster gerçek, ister hayâl; Murakami'nin en sevdiğim eserini, gururla takdim ederim.
Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında
Sınırın Güneyinde, Güneşin BatısındaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20124,278 okunma
··
656 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Aysel Aslankol Turan okurunun profil resmi
Benim için de Murakami'nin bu eseri bir numara.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.